UMUTLARINIZIN KIRILMASINA MÜSAADE ETMEYİN
Umut; insanoğlunun korkusuzca ayakta kalması için kalbinde yanan,
sönmesine izin vermediği, dünyasını aydınlatan ışığın adıdır.
Adına şiirler, şarkılar yazılan, kalplere ilaç olduğu söylenen umudun;
gece gündüz, her an her saniye içimizde yer aldığı bilincinde
olunmalıdır.
Hayatındaki karanlığını sonlandıran bu ışığını kaybederse
geçirmiş olduğu bir dakikanın bile anlamı olmayacaktır.
Umutsuzluğun pençesine düşen bir şahsın, kalbine kuvvet veren yaşama
sevincinden uzak kalacağı akıllarda bulundurulmalıdır.
Umudu elinden kayıp giden bir kimse, karanlığın içerisinde yok olur,
görünmez, aradığı hiçbir güzelliği elde etmesi kolay değildir.
Yaşamının her anında elinden bırakmaması gereken en kıymetli hazine,
insanoğlunun gönül bahçesine bir çiçek misali solmamacasına ektiği
umududur.
Bahsetmekte olduğum bahçeye hayat vereceği düşünülen çiçeğin, can suyu
verilmemesi halinde insan yaşamı, çorak bir tarla halini alacaktır.
Bu bahçeyi canlı tutmak istiyorsak hayatımızın manası olduğundan
bir an olsun şüphe duymadığımız umudumuza; yani kalplerimizi doyuran
elimizdeki ekmeğimize, koşulsuz şartsız sahip çıkmamız icap etmektedir.
Her zaman büyüklerimiz tarafından bizlere, farklı cümlelerle
yaşadığımız süre boyunca umudumuzu kesmememiz gerektiği anlatılmıştır.
Fakat biz insanlar o kadar anlayıştan yoksunuz ki bize verilen
öğütlerden almamız gereken dersleri göz ardı etmekten geri durmuyoruz.
Atalarımızın dillerinden düşürmedikleri güzel sözlerinin ,kendilerinden
sonraki nesillere olacakları anlatabilmek için durmaksızın
söyledikleri aşikar.
Nasıl ufacık bir taş, insan ayağına takıldığı zaman tökezlemesine sebep
olarak gösterilir; aynı şahsın umudunun tükenmesi de hayatı boyunca
ayağa kalkamayacağının en önemli göstergesidir.
Hani büyüklerimiz derler ya Umut yoksulun ekmeğidir. gerçekten de
insanoğlu, ekmek yediği zaman midesini doyurabilir bittiği anda tekrar
kendi nefsi için ekmek temin edebilir; ama kalbini doyuran umut adlı ekmeği tükettikten sonra onu bir daha elde etmesi mümkün değildir.
Yoksulun ekmeği olarak tabir edilen umudumuza sahip çıkmanın, kendimize
olan borcumuz olduğu düşüncesinden zihinlerimiz mahrum
bırakılmamalıdır.
Onun için insanlara tavsiyemiz şudur: Hiçbir zaman, ne olursa olsun,
gönüllere tokluk veren umudun tükenmesine müsaade edilmemelidir.
Ders almamızı gerektiren bu güzel ve manalı sözün yaratılanlar için
boşuna söylenmediği, akıllardan bir an olsun çıkarılmamalıdır.
Umutsuzluğun ayağımıza bir taş misali takılıp bizi tökezleterek
düşmemize müsaade ettiğimiz takdirde güneş ışığına hasret kalacağımızı
bilmemiz gerekmektedir.
İnsan midesi bir gün aç yaşayabilir ;fakat gönüllerimizi doyurduğuna
inandığımız umudumuz tükendiği anda bizi biz yapan her şeyimizden
olacağımız unutulmamalıdır.
Hayatımızı aydınlatan ışığın sönmesine engel olmazsak gölde
açlıktan ucuna yem takılı oltanın gelmesini bekleyen balıklardan
farkımız kalmayacaktır.
Her ne olursa olsun, dillere pelesenk olmuş bir şarkı misali fakirin
ekmeği olarak tabir edilen umudumuza sahip çıkmak, her daim en önemli
vazifemiz olmalıdır.
Yaşamımızın en önemli vazifesini yerine getirmemek, kendimize
yaptığımız büyük bir saygısızlık olacaktır.
Bizleri uçsuz bucaksız karanlığın içerisine sürükleyen bu saygısızlığa
meydan vermemek de yine kendi elimizde olan bir şeydir.
Bindiğimiz umut sandalının batması, hayat adı verilen denizde kuşkusuz
boğulup yok olacağımız anlamına gelmektedir.
İnsanoğluna yaşama kuvveti veren, onu her daim ayakta tutan umutlarının
kırılarak yerle bir edilmesine izin verilmemelidir.
Umutlarınızın Kırılmasına Müsaade Etmeyin
umut; insanoğlunun korkusuzca ayakta kalması için kalbinde yanan, sönmesine izin vermediği, dünyasını aydınlatan ışığın adıdır.