Türkiye'nin yeni ve tutarlı bir Kuzey Irak politikası gereği

Hergün gündemde duran onca anlamsız konunun yanında öyle bir büyük konu var ki,olaylar yıldırım hızında gelişmeye başladığında, afallamamak için şimdiden bütün dikkatimizi vermemiz gerekiyor! Gerçekçi ve değişik bir bakış açısı.

yazı resim

Türkiyenin tutarlı bir Kuzey Irak politikası oluşturmasının zamanı geldi

Doğrusuya, sayın başbakanın Kuzey Iraktaki gelişmelerden, oradaki yönetimin belirlediği Anayasa taslağındaki Türkiyenin çıkarına uygun gelmeyen maddelerden yakınmasını yadırgadık.
Yadırgadık çünkü; Türkiye çaresiz, zayıf, eli kolu bağlı olmaya mahkum bir ülke değildir!
Nasıl ABD dünya çapında bir süper güçse, Türkiyede aynı şekilde Orta Doğu coğrafyasının süper gücüdür.
Biz nedense kendi gücümüzü göremiyoruz!
Halbuki bütün komşu coğrafyalarda bizi olduğumuz gibi görüyorlar. Onlar gücümüzün farkında.
Bu açılardan, yakınmak ve uzaktan izlemek, bizim ölçümüzde bir devletin yapacağı şey değildir.

Artık kaçınılmaz gibi gözüken olası bir harekatın sonucunda bu bölge yeniden yapılandırılırken, Türkiye olması gereken yerde olmalıdır.
Eğer Türkiye olmazsa, boşluk başkaları tarafından doldurulur ne yazık ki.
Zaten İran ve Suriye bu konuda pusudadırlar. Ancak terörizme destek açısından şaibeli geçmişleri, Batılı güçlerin gözünde, gelişebilecek olaylara herhangi bir şekilde müdahil olmalarına engeldir.
Bölgede bizim varlığımız elzemdir.

Şimdi ne yapabileceklerimizi gözden geçirelim:
Duygusal milliyetçiliğin ucuzluğuna kapılmadan, rasyonel politikalar ve hedefler üretmeliyiz.
Kendi aramızda, Misak-ı Millinin günümüzde geçerli bir hukuku bulunup bulunmadığını tartışmalıyız.
Bölgede, geçmişten gelen sorumluluklarımızı başta kendimiz benimsemeliyiz!
Örneğin, Musul ve Kerkükte yaşayan Türkmen nüfusun sahipsiz olmadığını göstermek şarttır.
Musul ve Kerkükte Türk askeri varlığının bulunması kaçınılmazdır.
Kartlar bizim elimizdedir. Durum öyle Kürt parlamentosunun yüzde bilmem kaç temsil hakkı vermesine razı olunacak bir olgu değildir.
Türkmenler de federatif bir Irak yapısı içinde, yine bağımsız, eşit federatif bir devlet oluşturmalıdır.
Türkiye, Selçuklu devrinden beri bölgede yaşayan Türkmenleri savunmasız bırakamaz.
Bu açılardan, bu bölgelerdeki askeri varlığımızı şimdilerden tesis etmek gereklidir.Ancak bu şekilde, harekat sonrasında De Facto olarak oralardaki varlığımızı garanti altına alabiliriz.

Bu satırların yazarı savaş yanlısı değildir. Ama savaş kaçınılmazsa ve bizim bu konuda yapabileceğimiz fazla bir şey yoksa, akılcı olup durumdan en az zararla çıkılacak politikalar üretmeliyiz!
Aksi takdirde, ekonomik kayıplarımızın yanı sıra, ülkenin Güneydoğu sunun güvenliğini tehlikeye sokacak oluşumları seyretmek zorunda kalabiliriz.

Sonsöz: Bazen kuvveti göstermek, kuvvet kullanmaktan etkilidir!

Şahingöz- Ekim 2002

Başa Dön