Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Bazı ülkelerde kadınlar tek başlarına sokağa çıkamazlar, gezemez ve istedikleri gibi hareket edemezler. Bırakın bunları, günümüzde biz de dahi birçok erkekler, hamile eşlerini kontrol için erkek doktora götürmek istemezler. Kadın ve erkek arasında dağlar kadar, uçurumlar kadar fark yaratırlar. Böyle düşünen kişilere göre kadınların hiçbir şeye hakları yoktur Resmi dairelere alınmazlar Memur olarak atanmazlar siyaset yapamazlar Kadın hep geridedir onlara göre

yazı resim

Bireyin kadın ya da erkek olarak mevcut genetik, fizyolojik ve biyolojik özellikleri, cinsiyet olarak tanımlanmaktadır. Bu özellikler kadın ve erkek arasında bir eşitsizlik değil, sadece bir cinsiyet farkı yaratmaktadır.
Toplumsal cinsiyet kısaca sosyal yönden kadın ve erkeğe verilen roller, sorumluluklar olarak tanımlanır.
İnsanlar, dünyaya erkek veya kız olarak gelir. Bunlardan birini seçmek insanın kendi elinde değildir. Bu özellik biyolojik varlığın bir niteliğidir.
Peki, o halde neden hep bu cinsler arasında bir ayrım yapılır? Daha çocuk dünyaya gelmeden kızlar için pembe, erkekler için mavi renkler tercih edilir. Yeni doğan bir bebeğin ebeveynleri, kapılarına, çocuk, kız olarak gelmişse pembe, erkek olarak gelmişse pembe tüller asarlar. Bunu görenler de bu evde bir doğum olduğunu ve renklerden de kız mı erkek mi olduğunu anlarlar.
Bazı toplumlarda nedense erkek hakimiyeti vardır. Dar düşünceli olan insanlar, erkekleri daha üstün görür. Kadına pek fazla bir hak tanımaz. Birçok ülkede dahi kadına seçme ve seçilme hakkı yeni yeni verilmeye başlanmıştır.
Bazı ülkelerde kadınlar tek başlarına sokağa çıkamazlar, gezemez ve istedikleri gibi hareket edemezler. Bırakın bunları, günümüzde biz de dahi birçok erkekler, hamile eşlerini kontrol için erkek doktora götürmek istemezler. Kadın ve erkek arasında dağlar kadar, uçurumlar kadar fark yaratırlar. Böyle düşünen kişilere göre kadınların hiçbir şeye hakları yoktur
Resmi dairelere alınmazlar Memur olarak atanmazlar siyaset yapamazlar Kadın hep geridedir onlara göre
Oysa kadının yeri bu değildir. Bizi doğuran ana da bir kadındır. Kutsal olarak biliriz onu. Hep sever sayarız. Bu nedenledir ki Cennet anaların ayakları altındadır denilmiştir.
Kadın ve erkek arasında bir ayrımcılık, bir fark olmamalıdır. Bu yanlıştır. Fırsatları kullanma, kaynakların ayrılması ve kullanımında, hizmetlere ulaşmada bireyin cinsiyeti nedeni ile ayrımcılığa maruz kalmamasına Toplumsal Cinsiyet Eşitliği diyoruz.
Meclisimiz dün bu yaraya parmak bastı. Bu konuyla ilgili bir komite oluşturuldu. Bu komite Menteş Gündüz başkanlığında Dursun Oğuz, Hüseyin Avkıran Alanlı, Doğuş Derya, Hüseyin Ercali, Erkut Şahali ve Zorlu Töreden oluştu.
Komite, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak konusunda günümüz ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz kalındığı için, yetersizlikleri gidermek, günümüzde yaşanan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıklara uluslararası sözleşmelerde önerildiği ve modern hukuk devletlerinde uygulandığı üzere, bütüncül (holistic) ve çok boyutlu siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal çözümler üretmek üzere Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Yasa Tasarısı hazırladı. VeToplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesinin açılacağını duyurdu.
Şimdi bazıları, Tek eksiğimiz bu muydu? Bu da nereden çıktı? diye fevaran edecekler. Etsinler. Modern ve gelişmiş ülkelerde buna benzer çalışmaların olması şart. Hatta bunlar yasalarla belirlenip ortaya konuyor.
Ben, bu komiteyi kutlamak istiyorum. Böyle farklı bir çalışmayı yapıp hayata geçirdikleri için.
Tabii ki vekil seçildiğinden bu yana mecliste haykırırcasına bu konuları sürekli dile getiren Sayın Doğuş Derya Hanımı da ayrıca kutlamak istiyorum.
Doğuş Derya mecliste Kadınımızın sesi oldu. Mecliste temsil edilen iki üç bayandan sadece biri Sayın Derya. Ama O, bu konularda hiç susmuyor ve hep farkındalık yaratıyor.
Kim bilir, bu yasa tasarısı belki de onun bu feryatları neticesinde hayat bulmuştur

Başa Dön