Tekirdağ'a Yolculuk

seneler sonra gidişim...

yazı resim

Günlerden Cuma
Ben eski heyecanım olmadan bir yolculukta…
Üstümde yeni aldığım montum…
Çok sevdiğim postallarım.
Evden çıkıyorum…
Her zamanki gibi Keşan Gürel’e gidip bir bilet alıyorum.
Saat 15:45’e
Araba hareket ediyor…
Tekirdağ’a yolculuk başlıyor…
İstanbul’dan çıkıyoruz…
İçimi o anda bir huzur kaplıyor…
Okuduğum kitabı bırakıp etrafı incelemeye başlıyorum…
Uzun zamandır Tekirdağ’a gitmediğim için yollar değişik geliyor…
Bir an gözüm yoldaki beyaz çizgelere takılıyor…
Saymaya başlıyorum…1,2,3…869…2000 deyip bırakıyorum…
Sonra gülüyorum kendime sessizce…
‘’Aklımı mı yitiriyorum?’’diye düşünüyorum…
Bu hem komik,hem korkutucu geliyor…
Neyse…
Biraz ilerde bir ev görüyorum…
Kocaman bahçesi olan,pembe,üç katlı bir ev…
‘’İşte böyle bir yerde yaşıyacaksın’’diyorum….
Ama sonra gözüme eve 90 derecelik açıyla konulmuş çöp kutusu ilişiyor…
‘’Neden bunu buraya koymuş bu aptallar!’’diyorum…
‘’insan yol kenarına koyar!Evin estetiği bozulmuş!’’
diye söylenirken bu seferde denize takılıyorum…
bir sürü pislik,çöp,yosun…
‘’Ne yapmışlar benim denizime’’diyorum.
Eski günler geliyor aklıma…gözlerim doluyor…
Ben böyle evin orada duran çöp kutusunu,
Denizin pisliğini,yoldaki 2000 çizgiyi düşünürken
59 plakalı arabalar Tekirdağ’a yaklaştığımın çağrısını veriyor gibi
O arada hava karardığı için;
Otobüsün ışıkları yanıyor…arabalar yavaş yavaş farlarını yakıyor…
Bu arada’’Peki gidip ne yapıcam?’’sorusu geliyor aklıma…
Bunu düşünürken Tekirdağ’a giriyoruz…
Garip bir hüzün kaplıyor içimi…
Hiç heyecanlanmıyorum…
Beni bekleyen biri yok biliyorum…
Ve taburun orada iniyorum…
İlk defa yolları karıştırıp kayboluyorum Tekirdağ’da…
Bu beni çok üzüyor…
Beni bekleyen biri olmuyor…
Nerdesiniz diyorum…
Hiç ses gelmiyor…
Ve biliyor musun?
Ben Tekirdağ’ı
Tekirdağ beni ilk defa istemiyor…
Bu buna çok ama çok koyuyor…

Başa Dön