Modern toplumlarda özgürlük temel bir problem olmaya devam ediyor. Batı toplumlarının demokrasiler olarak tanımlanmaları bir dereceye kadar doğrudur ve aslında özgürlük yanılsaması vardır. Özgürlüğün temelinde insanın farklılaşması olmalıdır. Herkesten farklı düşünebilmek ve davranabilme imkânı ve eylemleri özgürlüğü tanımlar. Eğer bir yerde herkes aynı şekilde düşünüyorsa ve farklı şekilde düşünme imkânı yoksa özgürlükten de bahsedilemez. Farklı şekilde düşünme imkânının mutlaka fiziksel olarak sınırlanması şart değildir.
Şöyle düşünelim; bir toplulukta bir soru sorulduğunda topluluktaki hemen hemen herkes aynı yönde düşünüyorsa özgürlük adına bir problem var demektir. Aklın yolu birdir özgürlük alanları için geçerli değildir. Yaratıcılık ölmektedir ve esasen yaratıcılıktan anlaşılan da sonucu karlı biten teknik buluşlardır.
Bu anlayışımı destekleyecek çok güzel bir tespiti Eyüp Can’ın 14 Şubat 2010 günü Hürriyet gazetesinde yayınlanan “Evinizin Duvarında Nasıl Bir Resim Olsun İstersiniz?” başılıklı köşe yazısında buldum. Yazı Sovyetler Birliği döneminde ülkeyi terk eden iki çılgın Rus ressam Vitaly Komar ve Alexander Melamid hikayesini anlatıyor. Özetle bu iki ressam ülkeyi terk ettikten sonra Amerika’da resimlerini satabilmek için bir tür anket yaparlar. Telefon santralinin başına geçer ve her kesimden kişilere evlerinin duvarında ne tür bir resim isteyebileceklerini sorarlar. İki kafadar Rusya’nın aksine çok farklı zevk ve beğenilerle karşılaşacaklarını ummaktadırlar. Ancak durum tam tersi olur. Eyüp Can’ın sözleriyle durum şöyledir.
“…Amerikan toplumunun neredeyse tamamı otomatiğe bağlanmış gibi evinin duvarında ‘bulaşık makinesi büyüklüğünde mavi renkli doğa manzarası' görmek istiyordu
Anket sonucuna göre ‘Amerikalıların en beğendiği resmin' oranları şöyle...
Göl, nehir, okyanus ya da denize uzanan tabiat diyenler: % 88.
Doğal ortamlarında hayvanlar
olsun: % 89.
Gezinti yapan giyinik bir grup insan olsun: % 68.
Yumuşak ve uyumlu renkler
olsun: % 68.
Bulaşık makinesi büyüklüğünde manzara: % 67.
Gerçekçi görünsün: % 60.
Mavi: % 44.
Sonbahar: % 33...
Peki ya Amerikalıların çoğunun duvarında asla görmek istemedikleri resim?
“Kitap büyüklüğünde, soyut obje ve farklı görüntülerden oluşan, altın sarısı-turuncu renklerinde, keskin açılı geometrik şekillerden oluşan karanlık gölgeli resim...”
Oranlar % 1 ile 20 arasında değişiyor.
Bu da Amerikalıların % 80'den fazlasının duvarında asla görmek istemediği resim.
Şimdi anladınız mı iki kafadarın neden şaşırdığını?
“Anket sonucunda bireysel özgürlük ve farklılıklarıyla ün yapmış Amerikan toplumunun bu kadar büyük bir oranda benzerlik göstermesi bizi şoke etti. Komünizm ütopyasını yıktık derken, kendimizi demokrasinin sanal gerçekliği ile savaşırken bulduk...”
Bu tespit çok çarpıcıdır ve bir o kadar da özgür toplumun şampiyonluğunu yapan bir toplumu tanımlamada bizi açmaza sürüklemektedir. Özgürlüğün modern toplumlardaki anlamı nedir?