Tarihin Sayfaları Arasında Seyahat: Aybastı

yazları perşembe yaylasına göç ederdik. babam kahveciydi. çevrük yakınında yolun altında, tek odalı ahşap bir evimiz vardı. o evde açtık gözlerimizi gökyüzüne. toprağında belendik. havasını soluduk. soğuk suyunu yudumladık.

yazı resimYZ

TARİHİN SAYFALARI ARASINDA SEYAHAT: AYBASTI
Kemal Düz

Yazları Perşembe Yaylasına göç ederdik. Babam kahveciydi. Çevrük yakınında yolun altında, tek odalı ahşap bir evimiz vardı. O evde açtık gözlerimizi gökyüzüne. Toprağında belendik. Havasını soluduk. Soğuk suyunu yudumladık. Patates, pancar yetiştirdik. Avu çiçeklerini kokladık. Çayırlarında yalınayak gezdik. Erik ağaçlarına tırmandık. 1967 yılı yazı çok kurak geçiyordu. Kümbete yağmur duası yapmak üzere gitmiştik. Bir kubbe biçiminde bir tepecik üzerinde, etrafı mezarlık, şirin, sevimli, mütevazi bir mescid vardı. Etrafında tek tük ağaçcıklar vardı. Duvarları taştan, çatısı ahşap tahtalarla örtülmüş, dikdörtgen biçimliydi. Kapısı tahtadan dı. İçerisi hafif karanlıktı, ufak bir pencereden içeriye ışık alıyordu. Taş ile kaplı olan zemin; hasır, kilim, halı gibi örtülerle kapanmıştı. İşte bu mescidin bitişiğinde diğer mezarlardan biraz daha farklı bir mezar vardı. Muhafazalı, etrafı taş ile örülmüş ve üstü kapanmıştı. Devamında da yine mezarlar vardı. Kimi mezar taşları yıkılmış kimisi kırılmış vaziyette idi. Kümbette bulunan mezarlıkla ilgili; tarihin sayfalarında kısa bir seyahat çıkalım: Amin Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri kitabında şöyle yazar:
Anadolu yaylasının ıssız yükseltilerinde Danişmend ( bilgili, bilge kişi) adında tuhaf bir şahsiyet hüküm sürmektedir. Aslı meçhul bu maceracı adam, çoğunun okuması yazması olmayan öteki Türk emirlerinin aksine, çok çeşitli ilim dalarında eğitim görmüştür. Kısa süre sonra Danişmendname adında meşhur bir destanın da kahramanı olacaktır.

1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgeye Danişmendoğulları gelir. Danişmentliler Beyliği, Daişmend Gazi (Taylu,Tabla, Tatlu) tarafından 1095 yılında kurulur. Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat ve Amasya civarında hüküm sürerler. Danişmendli Beyliğinin(1095-1178) oluşturdukları askeri üstünlük, Bizansı zor durumda bırakınca, Avrupa Katoliklerini yardıma çağırırlar. 1096 yılında, 1. Haçlı Seferi başlar. Danişment Gazi (Tanışman, Tanuşman, Danişman, Daliman) ile Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan güçlerini birleştirmişler ve Haçlılara karşı birlikte karşı koymuşlardır. Haçlıların üç büyük ordusuna karşı savaşırlar. Danişmend Gazi, Karadeniz sahillerine inmek Trabzonu ele geçirmek istemektedir. İlk sefer yapılmış ve başarısız olmuştur. Devletinin merkezi olan Niksardan hareketle ikinci defa Karadeniz sahilini ele geçirmek üzere sefer düzenlenir. Perşembe Kümbet yaylasında 1104 yılında Danişmendli Ordusu ile Peçenek ve Kıpçakların içinde bulunduğu Canik Ordusu arasında büyük bir meydan savaşı olur. Cenk şiddetli geçer, yayla kan deryası olur. Bu savaşta Danişmend Gazi ağır şekilde yaralanır, Niksara getirilir ve burada şehit olur.
Vasiyetinde şöyle seslenir:

Bu yiri defi hemân tîz kazınız
Bunda bir dem açılur hem görünüz
Meyyitimi onda koyasuz benim
Yönimi Canike karşu koyunuz benüm
Edesiz benden yârenlere selâm
Elik Gâzi Beg olguma hoş selâm

Bu meydan savaşında çok şehit verilir. Kümbetteki mezarlık o şehit askerlerin mezarlığıdır. Danişmend Gazi Anadolunun fethinde ve İslamın yayılmasında çok önemli rol oynamıştır. Mescidin bitişiğindeki korunaklı türbe, Dânimendli Emirine aittir. Yunus Emreye kulak verelim:

Doğru varırdı yolları kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri danışman yiğitler yatar
Ulu kişi ağlamışlar server yiğitler düşmüşler
Başucunda yay sımışlar kuruluban oklar yatar
Atları izi tozulu önleri tabıl bazılu
İle güne hükmü yazlı muhteşem beyler yatar

Danişment Gazinin yerine geçen, oğlu Melik Emir Gazi 1115 yılında, Aybastı yöresini Danişmentlilerin sınırlarına arasına katar. Yine yapılan seferlerin birinde Melik Emir Gazinin Yarasda yaralanmıştır. Kanının damladığı yerler evliya olarak kabul edilmektedir. Emirlerine; Yarısını asın, yarısını kesin! şeklinde emir verdiği yörede yaşayanlarca söylenir. Yine burada, yapılan bu cenklerde Komutanlardan Kutlubey, şehit olmuştur. Türbesinin bulunduğu yere Kutludoğmuş adını almıştır.

Yunus Emre, Danişmendlilerden çok etkilenmiş ve bunu pek şiirinde dile getirmiştir.
İşte bazı şiirleri:

Şeyh u dânişmend ü velî cümlesi birdir er yolu
Yunustur dervişler kulu Taptuk gibi serveri var

Dânişmend okur tutmaz derviş yolun gözetmez
Bu halk öğüt işitmez sağır hemen olısar

Dânişmend oldu geldi okuduğunda buldu
Ehl dervişlere canı katı karışgan oldu

Aybastı yöresi, tarihte hep bir sığınak olmuştur. Zora düşen, dara düşen her kim olursa olsun, ayrımsız herkesi bu dağlar kucaklamıştır. Bunlardan bir dağ padişahı olan, Celali İsyanlarını başlatan Karayazıcı Abdülhalim Şahdır. 1601 yılında, Elbistan yaylasından, Erciyes yaylasına, oradan da vuruşa vuruşa, kılıç artığı 10 000 kişi ile ağır yaralı olarak, Canik Dağlarına sığınır. Tedavi edemezler. Kendi adamları tarafından, hatta kardeşi Deli Hasanın teşvikiyle öldürüldüğü(1602) rivayet edilir.
Şahverdi Kâhya; Osmanlının eline geçip hakaret görmemesi için Karayazıcının naaşını paraladılar, her parçasını bir başka yere defnettiler; Karayazıcının Canik Dağlarında sekiz on yerde mezarı vardır, her bir uzvu bir yerdedir diyor.
Vakanüvis Naima Efendide, Karayazının adamları arasında; Şahverdi, Yularkısdı, Tavil gibi kimseler ki, ayrı ayrı her biri büyük afet şakiydi, Karayazıcının kardeşi Deli Hasanın yanında toplandılar diyor.

Tarihte, Türk askerleri, her zaferden sonra şenlik yaparlardı. Bu şölenlerde, türküler söylenir, kurbanlar kesilir, çeşitli oyunlar oynanır, yarışmalar düzenlenir, güreşler yapılır, at yarışları yapılır. Bir sonraki sefere hazırlıklar yapılırdı. Danişmendliler bu toprakların kapısını bizlere açmışlar, buraları yurt olarak bırakmışlardır. Perşembe Yaylasında yapılan her yıl yapılan geleneksel panayır, fetih tarihinden beri yapılmaktadır. Zafer temmuz ayının bir Perşembe günü gerçekleştiğinden, her Perşembe günü Pazar kurulur ve yayla adını da oradan alır. Kümbet yaylasına uygun bir anıt yapmalıdırlar. Bu toprakları vatan yapmak için, canlarını seve seve veren şehitlerimizin hatırlarını yaşatmak, yeni kuşaklara vatan millet sevgisi ancak şehitliklere sahip çıkmakla olur. 18.03.2011

Yorumlar

Başa Dön