puslu bir akşam alacasında
havada uçuşuyor
harfler, kelimeler, imgeler
uzak yıldızlarda dansediyor
siyahlarım, beyazlarım, grilerim
bölük - pürçük dökülüyor içimden
acılar, umutlar, çocuksu seviler,
ayrılıklar, yalnızlıklar
sessiz dizelerime
suya yazıyorum kendimi
usulca dağılan izlerde arıyorum
yüreğimin en gizil yerini
düşsel dünyamda buluyorum
en yakın beni - bana
kendim oluyorum, dörtnala koşuyorum
dehlizlerinde kayboluyorum
yalnızlığımın
her dönemeçte soluklanıp
bakıyorum ardıma
doğumla – ölüm çemberinde
suya yazıyorum kendimi
birçok ben çıkarıyorum kendimden
sancılı bir doğumla
seyredalıyorum sonra onları
bazen ağlayıp , bazen coşarak
kendimle, yalnızlığımla oynuyorum
çocuksu bir sevinçle
dokunuyorum umutsuzluğun gözyaşlarına;
siliniyor
dingin bir suda görüyorum aksimi
suya yazıyorum kendimi
bir bulup, bir yitiriyorum
hüzünlerimi, sevinçlerimi, yarınlarımı
çakıl taşlarının esrarlı gözlerinde
bir bahar akşamında
yitik yaşamları soluyorum
durmadan
en onulmaz acıları demliyorum
kuytularımda
ölümü görüyorum burnumun dibinde;
burnumun direği sızlıyor
suya yazıyorum kendimi
azgın dalgalara çarpa çarpa
örseleyerek, acıtarak,
kanatarak ruhumu
karışıyorum engin denizlere
sonra bir dağ sümbülü kokusunda
yaşamı karşılıyorum yeniden
binbir umutla
binbir umutla “MERHABA” diyorum
tüm güzelliklere
bir oğlan çocuğun kapkara gözlerinde
eritiyorum tüm acıları, tüm korkuları
keyifli bir şarkı mırıldanıyorum ardından
masmavi bir gökyüzüne
suya yazıyorum kendimi
rengârenk bir deniz kabuğunda geçiyorum
karşı kıyıya
demir atıyorum
sevginin, barışın, umudun limanına
dizeler yağmuruna tutuluyorum ansızın
açmıyorum şemsiyemi
ıslanıyorum sırılsıklam
kutsanıyorum şiirle
suya yazıyorum kendimi
akıp gidiyorum
kimse farketmiyor.......