Neden yararlanmasın ki. Şüpheler içinde, boğazına ilmek geçirilmez sanığın, sanma hakkınız var. Aslında her dileyen dilediği gibi düşünebilir. Kalkıp da beyninden ne geçiyor, düşünmek kimyasal bir olay mı yoksa fiziksel bir olay mı, diye tartışmanın anlamı yok. Bu nokta kimseyi ilgilendirmez. (konumuz itibarı ile, ayrıntıya da girmiyoruz)
Her ne kadar maktule tecavüz edildiğine dair bir bulgu yoksa da, bu durum tecavüz edilmediğini kanıtlamaz. Bundan şöyle bir sonuç çıkar... ya bu adamlar hukuk bilmiyor, ya da dalgınlıktan bir hal oluyorlar. Ortada kelle var. Dalgın dalgın yapılacak iş değil bu.
10 Haziran 200l tarihli Hürriyet Gazetesinin 16. sayfasında, küçük bir haber... “Hollanda’da savcının itirafı”... Savcı aslında cinayetle suçladığı kişinin masum olduğunu biliyormuş. Kamuoyundan gelen baskılar sonucu, bile bile, cinayet zanlısı kişi hakkında tutuklama kararı çıkartmış... Bunu itiraf ediyor.( Zaman mahkemesi bazılarını öyle çarpacak ki... kendileri de anlayamayacak neden çarpıldıklarını)
Böyle bir davranış Hollanda’da oluyorsa, yani insan hakları kahramanları bunu yapıyorsa, bizde neden olmasın. Bile bile adam ipe gönderilir mi.. Neden gönderilmesin ki elin oğlu. Kimsenin kendi canı acımaz. Asılacak kişi de oğlu ya da kızı değil.. Ne gerek var avukat bey başkaca delil araştırmaya... Zaten sanık suçunu itiraf etimiş diyen yargıç, yeri geldiğinde bu gen kardeşinizden daha iyi hukuk bildiğini bile iddia eder. Ortalama vatandaş da öyle sanır.