Suç ve Ceza İlişkisi Bakımından İdam Cezası

Para cezası, hafif veya ağır hapis cezası, müebbet hapis cezası ve idam cezası Bütün bunlar suçun içeriğine göre verilmelidir. Çünkü bütün bu cezaların var olmasının sebebi bu cezaları gerektirecek suçların varlığıdır. Bu suçlar yok olmadıkça bu cezalar da ortadan kalkamazlar.

yazı resimYZ

Devlet, asayişi sağlamak ve halkının can ve mal güvenliğini korumak amacı ile kanun koymaya, bu kanunlar çerçevesinde suç saydığı fiilleri işleyenleri yargılamaya ve cebren cezalandırmaya yetkilidir. Suçluları cezalandırmak yüzyıllar önce yalnızca kötülüğe karşı koymak maksadı ile gerçekleştirilirdi. Ancak ilerleyen zaman suç ve ceza bilimi olan kriminolojiyi ortaya çıkarmıştır. Bu bilim suçu, suçluyu ve cezayı incelemekte ve toplumda suçun nasıl engellenebileceğini araştırarak toplumsal huzurun kurulmasına yardımcı olmaktadır. Kriminoloji açısından kesin olan bir şey vardır ki bu da cezanın suça göre belirlenmesi gerektiğidir. Bir suçlu cezalandırılırken suçlunun özellikleri, hangi suçu neden ve nasıl işlediği, topluma kazandırılmasının mümkün olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre günlerce aç kaldığı için bir ekmek çalan kişi ile kişisel eğlence anlayışı için bazı nesneler çalan kişilerin ikisi de hırsız olsa da bunlara verilecek cezalar farklı olmalıdır. Aynı şekilde tahrike uğrayan ve göztepe escort ani bir cinnet sonucu karşısındaki kişiyi tabanca ile vurarak öldüren kişi ile vahşî bir şekilde bir kişiyi işkence ederek, yavaş yavaş öldüren sapık ruhlu insanın aynı kefeye konulması imkansızdır. Bu kişilerin ikisi de suçludur ve katildir. Ancak alacakları cezalar arasında fark bulunması zarurîdir. Verdiğimiz bu örneklerle anlatmak istediğimiz husus şudur ki cezalar suçlara göre belirlenirler. Para cezası, hafif veya ağır hapis cezası, müebbet hapis cezası ve idam cezası Bütün bunlar suçun içeriğine göre verilmelidir. Çünkü bütün bu cezaların var olmasının sebebi bu cezaları gerektirecek suçların varlığıdır. Bu suçlar yok olmadıkça bu cezalar da ortadan kalkamazlar. Oysa bazı AB ülkelerinde ve buna paralel olarak Türkiyede idam cezasının kaldırıldığını görmekteyiz. Suçbilimsel olarak baktığımızda idam cezasının kaldırılmasının yanlışlığını birkaç basit şekilde anlamak mümkündür. Bunun için yukarıda anlatmış bulunduğumuz üzere idamı gerektirecek suçları incelememiz gerekecektir.

İdam, suçlunun hayatına son verilmesidir. Şu durumda idam cezası verilen kişi, düzelme imkânı bulunmayan, topluma kazandırılması imkânsız kişidir. Örneğin bakkaldan ekmek çalan bir çocuk henüz gelişimini tamamlamamıştır ve bu çocuğun idamı topluma fayda sağlamaz. Verilecek uygun cezalarla bu çocuk zaman içerisinde düzeltilebilir ve topluma kazandırılabilir. Ancak kriminolojide doğuştan suçlu olarak tabir edilen kişiler vardır ki bunların düzeltilmesi olanaksızdır. Bunlar sapık ruhlu insanlardır. Herhangi bir sebep bulunmasa dahi suç işlerler. Zevk için adam öldürenler, seri katillerin birçoğu bu gruptandırlar. Bu tip insanların düzelip topluma kazandırılması olanak dahilinde değildir. Para cezası bu şahısları suç işlemekten alıkoymayacağı gibi hapse atılmaları durumunda hapiste de suç işlemeye kalkışacaklar ve hapisten çıktıktan sonra kaldıkları yerden devam edeceklerdir. Bu sebeple bu tip şahıslara verilecek ceza idam cezası olmalıdır.

Devletin varlığı ve bütünlüğü aleyhinde suç işleyen kişilerin zamanla düzeldiği görülmemiştir. Hapis cezası bu kişiler üzerinde etki yaratmaz. Çünkü yıllarca içlerinde barındırdıkları devlet düşmanlığı bilinçlerinden öte bilinçaltlarına işlemiştir. Bu kini oradan söküp atmak mümkün değildir. Bu tip suçlular psikolojik yöntemlerle dahi düzeltilemezler. Çünkü psikolojik tedavi ile netice almanın ilk şartı hastanın bunu arzu etmesidir. Oysa devlet düşmanlarının devlete yönelik suç işleme arzusu tamamen kendi iradeleri ile ortaya çıkmıştır. Devleti yıkmak, bölmek, başka bir devletin egemenliğine sokmak vb. amaçları güderler. Bu kişiler seri katillerden ve sapıklardan çok daha tehlikeli bir suçu işlemeyi kafaya koymuş canilerdir. Bir seri katil beş yahut on kişiyi öldürmüş olabilir. Oysa bir devlet düşmanı milyonlarca kişinin oluşturduğu ve bu milyonlarca kişinin güvenliğini sağlayan devleti yıkmak gayreti göstermekle, bütün millete karşı suç işlemektedir. Dağa çıkmış bulunan terörist, bir askerimize kurşun sıktığında, o askere karşı kasten adam öldürme suçunu işlediğinden başka milyonlarca Türke karşı da taksirle suç işlemiş olmaktadır.

Devlet sırlarını yabancı devletlere ifşa eden bir kamu görevlisi açıkça vatan ihanet suçunu işlemektedir. Bu kişi ya şahsî menfaati dolayısıyla, yahut da başka bir ırka mensup olmanın verdiği duyguyla Türk devletine zarar verecek bu eylemi gönül rahatlığı ile gerçekleştirmektedir. Böyle kişilerin de hapse atılarak yahut para cezasına çarptırılarak topluma kazandırılması elbette mümkün değildir.

Devlet ve millet aleyhinde suç işleyenler, vatan hainleri ve düzelmesi mümkün görünmeyen caniler topluma kazandırılamayan kişilerdir. Bu kişiler yaşadıkları süre boyunca topluma zarar vermektedirler. Zarar veremedikleri vakitlerde de sadece tüketmektedirler. Şu hâlde bu tip suçluların yaşamasının yararı değil, aksine zararı vardır. Bunlara müebbet hapis de verilemez. Çünkü müebbet hapis cezası verilen kişinin düzelme olanağının bulunmadığı devletçe de kabûl edilmiş olur. Toplumun nefretini üstüne çeken ve düzelmeyeceği devlet tarafından da kabûl olunan vatan haini suçluların müebbet hapiste dahi olsa yaşaması halkın devlete güvenini zedeler. Adalete olan inancı kırar. Bu durum insanları umutsuzluğa sevk edeceği gibi kendi adaletini kendi sağlama yoluna da kaydırabilir. Bütün bunlar bir devlet için korkunç sonuçlardır. Bu sonuçlarla karşılaşmamak için tek çıkar yok bulunmaktadır. Canilere ve bilhassa vatan hainlerine idam cezası!

Avrupa devletlerinde idam cezasının kaldırılmış olmasını Türkiyeye medeniyet örneği gibi gösterenler var.. Bunlar ciddiye alınacak iddialar değildir. Bugün Avrupa Birliği devletlerinde idam cezası yoktur ancak Avrupadan çok daha gelişmiş bulunan Amerika Birleşik Devletlerinde vardır. Üstelik bu sembolik bir varlık değildir. ABDde birçok suçlunun idam cezası ile cezalandırıldığını ve bu cezaların infaz edildiğini haberlerde sıkça görüyoruz. Buna bakarak kim kalkıp da ABDnin çağdışı bir devlet olduğunu söyleyebilir? İngilterede dahi bir çocuk katili için idam cezasının geri getirilmesi günlerce basın-yayında tartışılmıştı. Türkiyede vukû bulan terörizm hadisesi gibi bir durumun İngilterede gerçekleşmesi hâlinde İngiltere Krallığının idam cezasını hızla geri getireceğinden ve suçluları idam edeceğinden şüphe duymak mümkün müdür? Peki bu durumda hâlâ terör belâsını başından atamamış olan Türkiyede idam cezasının kaldırılması hangi gerekçe ile izah edilebilir? Adını anarak sayfalarımızı kirletmek istemediğimiz o mâlûm terörist başı kürdün yaşamasının Türk Devletine ne gibi bir yararı vardır? Çıkıp da bunu açıklayabilecek bir babayiğit yok mudur?

Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, idam cezası Türkiye için gereklidir. İdamın kaldırılmasının medeniyetle, çağdaşlıkla, insan hakları ile ilgisi yoktur. Bu olsa olsa körü körüne taklîdin ürünüdür. Yasama organı bu durumun farkına varmalı ve yeni hazırlanmış Türk Ceza Kanununa idam cezasını eklemelidir. Bunu söylerken gerekliliği bilmekten başka, arzumuzun gerçekleşeceğine dair bir umut da taşımak isterdik. Ancak maalesef böyle bir umudumuz da, mevcut yönetimler sağ olsun, bulunmamaktadır.

Suç ve ceza ilişkisinde ırkın rolü ve ırklara göre suçlar konusu da idam cezasının uygulanmasında göz önünde bulundurulması gereken bir unsurdur. Zira farklı ırkların farklı suçlara yatkın olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak bu konuyu daha sonra farklı bir yazıda ayrıntılı olarak ele almak üzere bahsi burada kapatıyoruz. Dileğimiz Avrupayı maymun misâli taklit eden yöneticilerle değil de kararlı, azimli, cesur ve hepsinden önce akıllı devlet adamları ile yönetilen bir Türkiyede yaşamaktır. Çok şey mi istiyoruz?

Başa Dön