Koca dünya işte... Yalanlar ülkesinin ütopik kahramanlarıyız hepimiz de. Bugün varız, yarın yokuz... Ya da hiç yokuz, aslında hep vardık çünkü... Varlığımızı unutuverdik ya bir köşe başında bir ağaç gölgesinde, işte aslında o zaman yokluğun girdabında kaybolmuştuk. İçimiz erimediğinden mum misali, dışarıdan, cismaniyetten fire verdik hep...
Eridik... Yok olduk... Mahvolduk...
Bugün varlık günü... Varlığın önce kendimize sonra millete armağan olduğu gün... Bugün günlerden bir gün... Yaşamın sondan önceki günü ya da... Sonunu ve sonu kim biliyor ki? Günlerden: arefe yani... 'Yokluk arefesi'... Olmadı mı, o halde 'Varlık öncesi'...
Yaşamaktan ve yaşlanmaktan korkmamayı öğrendiğimiz an, hakikaten yaşadığımız zaman olacak sanırım. Bilmem anlatabildim mi derdimi? Dert dedim de bu arada, dertlerinin sayısını bilen var mı? Ben öğrendim... 'Lütuf'lardan dertleri çıkartacaksınız, sonra buna bir de 'ihsan'ı ekleyeceksiniz... İşte bu kadar... Hatta dur, sonucu da söyleyivereyim: "SİZ" çıkacak... Yani siz, kendinizi bulacaksınız... Hadi biraz kendimize dönelim, KENDİMİZİ BULALIM... Ne yapalım başka ya,
koca dünya işte... Yalanlar ülkesinin ütopik kahramanlarıyız hepimiz de...