Rüzgar,
yine, ayrıntılarını özenle kurduğu bir sonsuz gezinti oyununun tek oyuncusuymuşçasına güvenle, savuruyordu kendini oradan oraya...
öyle her yerdeydi ki,
tenimi ürpertmese
ya da getirmese o çiçek kokularını baharda
adı aklıma bile gelmezdi...
kışkırtıcı dokunuşunu yüzümde,
saçlarımda hissettiğimde bir anlığına dururdu her şey
sadece
ben
ve
onun sonsuz gezintisi...
işte o anı büyütüp, seyre dalmak isterdim onu
ama gördüğüm şey o değil,
içinde dolaşmasına saygıyla izin veren ,
eğilen kıpırdayan dünya olurdu...
sahip olamayacağım kadar ulaşılmaz ,
içine karışıp onunla savrulabileceğim kadar yakınımda...
Ağır, yere tutsak bedenimi ona karıştırıp sonsuz gezintiye katılamıyor olmanın sıkıntısıyla,
camın ardında tutup adımlarımı,
yanı başımda kıpırdayan perdeye hiç aldırmadan,
dışarıya bakardım uzun uzun...
Rüzgarın izlerinden uydurduğum hikayelerin hafiflettiğini
hissederdim sıkıntıyı,
bedenim kalsa da camın ardında,
aklımı savururdu rüzgar peşi sıra...
Sonsuz Gezinti
Rüzgar, yine , ayrıntılarını özenle kurduğu bir sonsuz gezinti oyununun tek oyuncusuymuşçasına güvenle, savuruyordu kendini oradan oraya...