Bugün benim doğumgünüm.Doğduğum gün canım anne ve babacığım kimbilir ne mutluluklar yaşamışlardır.Kendi evletlarımın doğduğu günü düşünerek,onların mutluluklarını hissetmemek elde değil.Ailemin üçüncü çocukları ve ilk kızlarıyım.Rahmetli babacığımı ilkokul 3. sınıfa giderken kaybettim.Hatırlıyorum da saçlarımı çok severdi.Yolda yürürken başak sarısı saçlarım sallandıkça dünyanın en mutlu adamı o olurdu.Keşke hayatta olsaydı da benim dünyaya gelmemi sağlayan babamı koklasaydım,öpseydim,boynuna sarılsaydım,saatlerce ağlasaydım omuzunda.Canım babam,biricik babam kızın 29'una bastı.Parmaklarımı sayarken yııllar ne de çabuk geçmiş demekten kendimi alamıyorum.Neredeyse yol yarılanmış ne tuhaf.Daha kendimi ilkokul çağındaki kız çocukları gibi hissediyorum.Oysa ki büyüdüm,evlatlarım var onları büyütüyorum üstelik.İnsan büyüdüğünü mü zannediyor yoksa acılarla yoğrulunca.Hayat yoruyor mu insanı;yılların altında ezildikçe.Yıllar mı acımasız yoksa biz mi yıllara meydan okuyoruz korkusuzca.Ne kadar meydan okusak da zamana,bizden korkuyor mu sanki...Su gibi akıp gidiyor kimseyi dinlemeden.Ona dur demek ne mümkün.Kim dur diyebilmiş ki şimdiye kadar...
İnsanlar doğumgünlerinde mutlu olurlar bir yılı daha geçirmişliğin verdiği heyecanla.Sevdikleriyle pasta da ki mumlar üflenir,şampanyalar patlatılır.Kaybettiği ve bir daha asla kavuşamayacağı yılları,ardına bakınca anlar.Anlar ki o yıllarda saklıdır pişmanlıklar,keşkeler,ahh çekişler...
Birden değerli sanatçı Sezen'in şarkısı geldi aklıma."Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler"Çok severim bu şarkıyı.Kimse ama hiç kimse veremez ki kaybolan yılları,giden gitmiştir artık.Hep şunu der insanoğlu : "bir daha dünyaya gelirsem" diye başlar sözüne.Ama gelemeyeceğini kendi de bilir adı gibi...O fırsat verilmez ki bir daha insanoğluna.
Bugün 10 Kasım,yüreklerde hiç unutulmayan takvimin en kara günü.Bugün benim doğumgünüm.Hayat ağacımdan bir yaprak daha düştü acımasızca yere.Son yaprak düşene kadar, ben misafirinim sevgili Dünya...
Son Yaprak Düşene Dek
Doğumgünümde yazdığım kısa bir deneme