Göğsümde taşlaşıyor sözler , sağarsam dilimi dökülür mü özüm ? Pembe ucu hayatın içine gömülmüş , el değmeyen yanımda . Yani sola kayıyor bakışlarım . Bu kışlarım ... Buzdan kılıçlar sarkıyor saç aklarından ömrün . Ömrün ... Yani düne kayıyor ışığı solan yıldız .
Kim kapattı elleriyle bu günün yüzünü ? Tırnaklarında
tutmamış dilekler kıymığı . İçime batıyor ... Yani gördüğüm , kör düğüm...
Bu ilmeği geceye , böyle sıkı kim atıyor ?
Dilimin uyarı yok , dolanıp dururken sözlüğünde az
kullanılmış kelimelerin . Adımın üstünde buzdan şapka , donuyor sesli harfler . Kalanların içinde sessizim ...
Görmek dediğim bir büyük ağrı , boğaza takılan ağ ,içinde çırpınan söz , gitmeli...
Belki gelirim
Buzlar eriyince saçaklarında adımın
Gül eşli bir gün için .