Bu gün bir haber okudum; sokaklarda onca aç insan varken, sadece Karaman’da 3000 ton elma çürümeye terkedilmiş. Bir açlıklar ülkesinin plansız açlığı gibi. Zamansız heba edilen emeğe mi yanarsın, yoksa sokaktaki bir parça kuru ekmeğe muhtaç olan insanlara mı.
Karar vermek yada ortak bir sonuç çıkarmak çok zor. Emek kutsaldır, Ya açlık, işte bütün sorun burada... Kutsallık adına heba edilen yaşam öyküleri.
Kutsallık adına sıcak bir yuvayı terk edebilir mi insan. Bu kutsallık adına sokaktaki binlerce evsizden biri olabilir mi. Gecenin, karanlığa gebe olduğu zaman dilimi içersinde, bir dilim ekmek bulabilme umudu ile çöp konteynırı umut olur mu.
Kutsallık; özgürlük, bekaret, namus, temel gelenek ve görenek alışkanlıkları vs.
Yaşamın gerekliliğini kutsallıktan arındıra bilmeli insanlar. Özgürlük tutkusunun, namus korkusunun sürüklediği değiştirilmiş hayatlar, koca bir dünya yaratmaya gebe...
Bu koca dünya uğruna heba edilmiş yaşanmamış, yaşana bilir hayatlar. Sevda masallarının hayalleri süslediği ufkun alamadığı dünyalar. Kutsallık adına esir düştüler, sokak lambaları ile aydınlatılan karanlık ve ürkütücü şehir sokaklarında...
Meral’ in hayallerini süsleyen ışıklı sinema afişleri, Hasanın kardeş bildiği amca kızı ile evlenmemek için köyü terk etmesi, Aslı’nın yüreğine söz geçiremeyişi, Ahmet amcanın oğluna derman olabilme umudu, vs....vs...vs... yaşana bilir hayatların heba edilişleri...
Şehrin kalabalık ve cafcaflı sokaklarında körpecik çocuklar cirit atar adım başı. Kiminin elinde siyah naylon poşet içersinde kağıt mendiller, kimininse yıpranmış mukavva kutu içersinde sakızlar...
Bu şehrin sokaklarında körpecik varolan kız çocuklarının ortaya koydukları tanımlar; uzun örgülü dağınık saçlara tutturulmuş lastik bağcıklar, çiçeklerle bezenmiş donuk renkli fistanlar, kirin yüze beneklenerek ortaya çıkardığı tanımlanamayan simalar, soğuk ayakları ısıtmanın dışında sadece saklanmasına olanak veren eskimiş ayakkabılar ve daha kaybedilmiş yaşamın diğer tınıları karşımıza çıkar.
Bu şehrin sokaklarında körpecik erkek çocukların tanımına girmek, aslında körpecik bedenlerin birbirinden cinsiyet ayrımının olmadığı gerçeğinin bir daha yansıdığıdır.
Bütün şehirlerin karanlık sokaklarını aydınlatan direklerin arasında, kaybedilmiş hayat hikayeleri saklıdır. Her direğin kendine adanmış bir hikayesi vardır. Kimi acıyı tarif etmek için aydınlatır sokakları, kimide geceye hüzün katar, donuklaşmış ışık kümelerinde.
Sokak Lambaları
Şehirler artık ürkütüyor insanlarımı ama kim bile bilirki, kaybedilmiş hayatların yaktığı sokak lambalarını...