Bütün kararsızlıklarımla ben, yüreğimdeki "sen"le telefonu bir saniye bile yanımdan ayıramıyorum, arama ihtimalinden vazgeçmeyerek... "Belki de son kez" diyorum; yüreğim senin için böyle deli olurken, Allah'ın son lütfu bir şans bana... Sana koşarak gelebileceğim açık bir kapı...
Sevgiyi tanımak da tatmak da zordu ikimiz için... Her sevgiliye sevgi sunmuş bir melek ve de sevginin ne olduğu hakkında bile belirsizlikler taşıyan bir erkek... Sıfatı sebebiyle kolaydı sevmek kıza; ya "taş kalpli erkek" olana?
Mutlu aşkın yokluğu ağlayan gözlerimden belli oldu başladıktan bir süre sonra... Yüzüne gülsem de, ağlıyordum arkamı döndüğümde.. Hassastım ne de olsa...
"Sevgi"de tabuydu savaşmak; ama ben savaştım senin için... Bir süre sonraysa zorlaştı bu çelişkiyle yaşamak...
Ayrılık şarttı iyiliğim için... Ne yazık ki beni umursamadığından senin açını düşünemedim... Bir bahane bulabilmek umuduyla bekledim ve son kozumu sen ellerime ellerinle verdin...
Ve de bitirdim...
Başka sevgilere yöneldim... Deli gibi de sevdim... Ama ne olduğunun farkında olamadığım bir şey, belki de kabuğunun altında saklanan bir yara... O'nu severken bile seni düşündüm yana yana... Rüyalarımda senindim her gece, yaşarken O'nun olsam da...
Belki de hala öyleyim...
Belki de şimdi sadece seninim... Peki sen kiminsin? Yokluğunla bütünleşmişken ben; SEN KİMİNSİN?
Birlikteyken beni aldatmış olma ihtimaline kadar uzanan soru işaretleriyle doluyorum bu sorunun ardından... Sana hiçbir zaman güvenemediğimin farkına varıyorum.
Peki hiçbir zaman güvenemediğim bu adamın, neyini seviyorum? Fotoğraflarına ya da anılara baktığımda da sevilecek hiçbir şey bulamıyorum...
O zaman neden seviyorum?
Her şeyi sorgulamayı huy edindim senelerdir ve de sevgimi sorguladığım her zaman sevilecek en az üç özellik bulurum... Sendeyse bir tane bile yok...
Hiçliğini sonsuz sevgime böldüm; sen kaldın elimde... İşte bu yüzden belirsiz bu hikaye...