Mavisi yeşiline karışmış, uzun uzun ağaçların gölgelerini cömertçe sunduğu , türlü türlü böceklerin, çiçeklerin yaşadığı, insanoğlunun pek az uğradığı ormanlardan birinde güzel bir göl vardı. Suyu berrak mı berrak, serinmi serin... Gölün kıyısında hayat bulmuş boynu bükük papatya, yanıbaşında eşsiz büyülü suyun içinde açmış olan, en az kendi kadar yalnız görünen Nilüfer çiçeğine sevdalanmıştı. Onun görkemli görüntüsünü, saf, masum, asaletini halini hayranlıkla seyrediyordu hergün.
Nilüfer çiçeği de kayıtsız değildi sevgili papatyasına karşı. Birbirlerine sevgiyle bakıyorlar, şarkılar söylüyorlardı birlikte. Yanlızlıklarını unutuyorlardı şu koskoca orman içinde...
Tanrım, diyordu papatya içinden kimi kez. Bu güzelliğin yanında benim yerim nedir ki? O, suyun içinde yaşar bense toprakta... Elimi uzatsam tutamam bile onu... Oysa öylesine istiyorum ki onun yanında olmayı...
-Ey güzel çiçeğim, ey benim niliferim seviyorum seni... Lâkin öylesine çaresizim ki... Sana nasıl ulaşacağımı bile bilmiyorum... Evet, orada olduğunu bilmek, sesini duymak, güzelliğini görmek bile yetiyor bana ama istiyorum ki elini tutayım, güzelliğine dokunayım. Gel görki ben bir papatyayım, sen ise bir nilüfer... Ayrı dünyalarda yaşayan iki ayrı çiçek...
Nilüfer, karşılıksız bırakmadı papatyanın sözlerini:
-Papatyaların en tatlısı, kemandan çıkan müzik aynı ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır. Sen başkasın, ben başkayım, sen oradasın, ben buradayım diye yerinme. Gönül sesine kulak ver yalnız... Bir şeyi istiyorsan yürekten iste... Sevgi, aşk, ne mesafeleri ne de başka bir şeyi dinler... Onun fermanı okunmaya başladı mı her şey susar.
Her şey çaresiz kalır... Sevgi söz konusu olduğunda kişi kendi dışındakigüçlerin insafına kalmaz. Çünkü; kendisi de güçlü bir varlık haline gelir. Ruhunun derinliklerinden gelen bu ezgi güçlenmeye başladıkça kayıtsız kalamaz buna tüm evren... Sen ki benim güzelliğime, aşkınla güzellik katmakta, yanlızlığımı örtbas etmektesin. Benim ve kendinin varolduğumu ispatlamaktasın dünyaya. Şimdi kapat gözlerini sımsıkı... Sıyrıl tüm düşüncelerinden...
Yanlızca beni düşle...
Yanımda olduğunu, gönül sularında elimi tuttuğunu hayal et... İste beni... Göreceksin ki sevginin aşamayacağı engel yoktur!
Papatya, Nilüferin dediğini yaptı.
Yalnızca ama yalnızca unun hayalini doldurdu tüm benliğine. Kendini güzeller güzeli çiçeğinin yanında farzetti. İstedi... İstedi...
-Aç gözlerini! dedi nilifer.
Papatya şaşkınlık içindeydi gözlerini açtığında. Sevgili çiçeğinin yanında, gölün suları içinde bir nilüfer çiçeğiydi artık oda
Sevmek...
İstemek...
Hayal etmek...
İnanmak...
Olmayacak şey yoktur!
Eğer ki; bu duygulara sahipseniz...