gel canım
yokluğunu tükürürken lavaboya
sarhoşluğunun sebebi
şarap değil dudaklarımdan damlayan
gel canım
saçım sakalım
yüzümdeki kir pas
ölü resmedilmişim
hala diriyken...
gel canım
uçsuz bucaksız kainat
her yerini
yokluğuna bürünmüşken
cennet cehennem
sırat köprüsünde biçare
eyleme beni
git canım
kalbinde birden kanayan sızı
farkına bile varmadan hayatın bir yerinde
içinden taşan
gözlerinden akan yaşlar
seni bana sürüklerken
git canım
geç kalmışlığından uzun yolun
ruhuna sıla
geri dönüşü yok artık
vazife;
son bir veda...
kal canım
salâsı eskimiş bedenin
yüreği son kırıntılarında
sana yalvarışları;
bir an daha...
...