Ses ve Işık.

Sizden sözediyorum...

yazı resim

Düşün ki zifiri bir karanlığa düştün ya da düşürüldün.

Oysa cesaretin var, gücün kuvvetin yerinde, için berrak ve aydınlık.

Karanlığa sızan ne bir ışık, sana hitabeden ne bir ses, ne bir nefes var.

At izinin it izine, tozun ise dumana karıştığını, genzini yakan ağır ve kirli havadan tahmin edebiliyorsun sadece.

Uğultular içindesin.

Elini attığın her dal çürük, bastığın yerler ise kaygan.

Oysa varlığından kendi varlığın kadar emin oldukların var yerli yerinde.

Güneş var, ay var, temiz hava, serin şelaleler var…

Renklerle bezenmiş bir hayat var uzak olmayan yerlerde.

Ancak, şu an bir başka gerçekle karşı karşıya ve zifiri karanlıkdasın.

Paris’de yaşanmış bir hikayenin tam da zamanıdır belki, o an hatırlamak için;

« Fransız köylüsü zorunlu olarak Paris’e gider. Yer altında metro bekleyen kalabalık ve uğultu
arasında, duyduğu bir sese yönelerek etrafındakileri susturur. Kuytu bir köşede öten çekirgeyi
bulup eline alarak gülümser. Bu uğultuda nasıl çekirge sesini duyduğunu soran meraklıya bakarak,
cebinden çıkardığı bozuk parayı beton zemine fırlatır. Çıkan sese onlarca şehirli dönüp bakar. Anlaşılır ki, her insanın algılamaya ayarlı olduğu bir ses vardır. »

Oysa sen zifiri karanlıkdasın ve sesine yöneleceğin öten bir çekirge bile yok.

Halbuki kitaplar, teoriler, öğretmenler… sana, her zor durumdan mutlaka bir çıkış yolu vardır dediler.

Evet doğru söylediler.

Çünkü her insanın yüreginde duyacağı bir ses, alnında hissedebileceği bir ışık vardır.

Onlar alırlar seni karanlıklardan, geçirip emin yollardan, ulaştırırlar istediğin adrese.

Çünkü insanlık, günü kurtaran, kendine yer yapan, duyduğu her ses’e koşan, mevcut olana tapanların tersine, yüreğindeki çığlığı, alnındaki ışığı hissederek, karanlıkları delenlerin şanlı yürüyüşleriyle yol almıştır.

Bunca kargaşada, yüreğindeki sesi, alnındaki ışığı hissedenlere selam olsun.

Başa Dön