Sentez

yazı resim

Doğunun gizemini çalan bir çalgıcı
Duyuluyor her seferinde ,
Uzayan ayrılıkların bitiminde...
Öylesine vuruyor bilekler darbukaya...
Bir udi ağlıyor,
Bir keman bağırıyor aşka...
Sevda artık kabuk değiştirdiğini kabullenmekte ;
Çiçeklerin ardında bir kahve falında...
Bir adak ağacında,
Kırık dileklerin avuçları yükselirken göklere
Türbelerde...
...

Derken İstanbul’da bir martı konar omuzlara.
Eminönü hep bir ağızdan Galata’ya seslenir :
‘Gel rakı soframıza, yüreğimizin fasıllarına!’
Boğaz serin serin fısıltılar götürür başka kıyılara...
Başka kabuklar / içinde / biraz cazla...
Ardında Ali Baba ve Kırk Haramiler
Kollarınde nice dilberler...
...

Külçe külçe altınlar kadar değerlidir
Bir güzelin salınarak raks-edişi...
Bir nefeste oğlancıların uykuya serilişi,
Haremlerin en mahrem yerlerinde
Odaların en orta yerinde
İkram edilişleri çıplak vücutların
Bir bacak boyu kadar sedirlerde...
...

Uzak diyarların güzelleri çekiverirler
Tütünü türlü türlü esrarlarla,
Nargilenin marpucunda dumanla
Seslenirler anlatıcıya...
Dökülüverir sihirli kelimeler
Yedi tepesinden denizine dek
Yeşil bir şehrin.
Kanatsız padişahların mühürleri
Dalgalanır dallarında her bir yanda...
Rakı sofraları mezeleşir boğazın balıklarıyla...
Je suis avec toi...
Der bir ecnebi bakarak köprünün kara ayaklarına.
Giderken Fransız sokağına...
...

Bin bir geceler anlatılmış,
Sihirli kelimeler dökülmüş dudaklardan.
Kılıklar kıyafetler süslenmiş / durmuş söylenceler gibi...
İstanbul dönmüş /durmamış /çalmış /söylemiş,
Nice aşkları tüketip,yenilerini doğurmuş...
Defalarca yazılmış / çizilmiş,
Kalemler hala tükenmemiş...

Başa Dön