Nasıl bir dil söyler, hangi yürek seyreyler
Gözlerden dökülen ateş damlasına meyleder
Tene değmemiş bir elin suçlanması ihanetle
Olsa idi bir yürekte mabet hiç sallanır mıydı?
Hicvin bu kadar betbahlaşarak şiir olması
Kusmayı, acıyı, iremi, solgun rengi tanıması
Nasıl bir yürek ki bu densizlikten haz alması
Garipliğe dalması, tahayyülün elan karışması
Adam olamayana, adam diye hitap edenler
Zahiri, ahiri, hakikati, zarureti hatta azimeti
Gülü solduran güneşse, adam niye suçlanır
Özlenen kan suları dahi rahmetle karşılaştırılır
Rabbini bilmeyen günahı da bilmez, kalbi de
Kırılan bir kalp varsa, onu da en iyi sahibi bilir
Düşlerin kara olması, umudun kaybolmasıdır
Kaybolan bir umut, kalpte ki imanı sorgulatır
Bayrak bir âlemdir, temsilidir insanlığın şanıdır
Sahipleniyorsan bir nefreti saklama dergâhın da
Kolaysa eğer bir yürekte yeşertmek her âdemi
Durma at neyleyim ben hiddeti, gazabı, cezayı
Sevmiyorsan olmaz be güzelim boşuna kızma
Günlerce yalvardım adeta sen bunlara baksana
Aşk yoksa haz bulunmuyorsa, ahenk uzaktaysa
Bir kelam, bir merhaba çok görülüyorsa bir düşün
Ben seviyorum, sevdiğimi söylüyorum buradayım
Ahkâm kesmeye kalkarsan sen bir kelamcı sıfatıyla
Beni çaresizliğe mahkûm bırakırsan her gizemlerinle
Güvenmez isen, yüreğini açmaz isen neyi beklersin