Sen Sitaralı Bir Tanrısın, Bense İnsan!

yarattığını sanan, ancak yaratılan herşeyin öyküsü..

yazı resim

Uzak yollarda, derin ve sahipsiz bir yalnızlıkla,
Yarım kalan kelimelerimin yanında,
Her defasında aynı yorgunlukla uzanıyorum o yatağa.
Belki yıllar sonra hafif gelecek yüklerin altında,
Umursuzca ezilen başımın, kollarımın ve çelimsizliğimin yanında
Garnitür kalmış düşüncelerimin yavanlığıyla yaşıyorum bu hayatta.
Sen? Bir kalbin içinden gelen sesken, hafızasız bir kuş,
Mantığın derininden gelen kelimeyken, kurgusuz bir tümce,
Kalemin ucundan çıkan her düşünce, her kelime...
İşte sen! Sesi silen, gözlüksüz yağmur damlası gibi ateşe düşen
Bir değil, milyon yıl geçse değişmeyecek sözleri değiştiren,
Sitaralı bir tanrısın.

Yorgunum derken içimden gelen bir neden
Savrulup duruyor, hem senlen hem de benlen.
Oymak geliyor içimden gözlerini
Koparmak geliyor içimden tek tek sitaranın tellerini
Çarpıştırmak geliyor içimden bulutları
Bir kova su Güneş'e, bir kova su tüylü meleklere,
Yağmurda düşen keklik gibi gökten inen yıldızlara
Parlayan ve yanan evren parçalarına!
Dur! Kaçma benden! Neden korkmak var yaradılışta?
Anlat bana! Acı çekmek, istemek, sevmek...?
Gökte savrulan taştan ne farkı var insanların?
Gamsız sudan, parlayan Ay'dan, dönen Dünya'dan?
Sen sitaralı bir tanrısın.Bense insan!
Benim bir nota çalmaya bike hakkım yok,
Yüce divandan borunun sesini duymadan!

Yok, artık sabırsızım.
Yalnızlıkla terbiye edilmiş insan gibi hastayım,
Serpilen aydınlıkmış, onun gibi de kahpe.
Olan biten depremse, bir geçitim.
Tunç misalı sert, çelikten de meşakkatliyim.
Belki de kısa yoldan deliyim.
Sen ki cennetin şarkılarını çalan tanrı,
Uzaktakini yakınlaştıran, yakındaki uzaklaştıran,
Pembe beyaz bir buhran,
Deste deste açan gül,
Serin sular kadar perişan bir tanrısın,
Sıkı dur söylüyorum:
Evren seni yarattı, sen evreni değil!
Bir hatan bile bire bir senin değil!
Sen sitaralı bir tanrısın, bense insan!
Evrense; seni saran ve yutan,
Hükmettiğini sandığın,
Siyah bir urgan!

Başa Dön