Sen ki...

yazı resim

kokun yükselir hala hayallerimden
çaresizliğin en dibe vurduğu anlarda
bütün elbiselerimden soyunurum ben
çırılçıplak dururum karşında, günahlarımla...

yüzünün güldüğünü düşünürüm mesela
hiç kedere bulanmamış tebessümünü
sıcacık ellerini bana uzatışını düşünürüm
bir anne şevkati ile başımı okşayışını...

insanlık halidir belki kendini suçlamak
ama ben hala suçlu hissediyorum kendimi
kaderine azıcık olsun dahil olmadığımdan
güldüremediğimden yüzünü suçluyum...

sen bazen,sapsarı saçlarıyla
yemyeşil gözleriyle karşında duran
sen bazen, esmerleşip birden
simsiyah gözlerini gözlerime diken
şirin i kıskandıracak bir şirinlikle
rüyalarımda bana gülen
sen ki şekli, şimali olmayan
sen ki, kokusu, tadı alemi yutan
sen ki, sana bağlananı, bağında kurutan
sen ki, kusursuz mücevher
alemi kendine meftun bırakan...

Ey Aşk;
önünde saygıyla eğiliyorum
pehlivan Rüstem in çaresizliği ile
deli Mecnun un aklı ile
cesur Ferhad ın fikri ile
aşık Kerem in sazı ile
eğiliyorum huzurunda saygıyla
çünkü, çaresizim...
zaten kim çare bulmuş,
kim diz çökmemiş ki karşında...
yakıp tahtını, yıkıp gururunu,
hangi sultan boyun eğmemiş ki sana...
ben bu zafılığımla; karşı geleyim
boyun eğmeyeyim, kudretine, ihtişamına...

Başa Dön