O BENİM OLUK OLUK ANNEMDİ
elleri tütündü onların
yürekleri nar
güz çiçeğiydi gülüşleri
balı sağılmış yüzlerinde
arılar gibi kardeşti acılar
uzun uzun gökdelendiler
simsiyah yokluklar
onlar acılara bağışık
onlar sevincin hamalıydılar
onlar yüzünde balla yoğurmuştu hayatı
yüzünde toprak yüzünde yaşamın hamuruydu
esmer ve tapılası alnında ter
ve nasırlı elleri borçlu bir kederdi
ve gözlerinde yaşlar
ve kitap kitap yakılmış oğul
ve benim parmaklıklarda eskiyen alnımda
demirle parçalanmış annemdi
annemi bana düşman ettiler
kara putlar gibi koyup avuçlarına ahreti
babamı bana düşman ettiler
zulümlerini kıble yapıp
secdeler dolusu sevdiler itaati
en güzel göğsümüz emeğimizdi
dayayıp ağızlarını
dinsiz imansız emdiler
hayır
o sadece hasatlanmış bir tarla değildi
ne de yalnızca et ve kemik
hayır
o ne geceler gibi kör
ne de ruhsuz bir heykeldi
o karnının çiçeğini gözleriyle yoğurmuş
o beton gecelerin çatlağından
oğlunu güneşe uçurmuş bir anneydi