Görsel sahne sanat dallarından biri de operadır. Konusunu tarihten, mitolojiden veya güncel olaylardan alır. Sözlerinin tümü veya birçoğu bestelenmiştir.
Opera sanatının Anayurdu olarak İtalya bilinmektedir. Floransa ise müzikli sahne eserlerinin beşiği sayılır.
Cumhuriyet Döneminden sonra opera sanatı Türkiyede de kendini göstermiş ve Türk insanı tarafından benimsenmiştir. Bu anlamda birçok sanatçı ve bestecimiz de olmuş ve kendilerini sanat dünyasında kabul ettirmişlerdir.
Geçtiğimiz günlerde Antalyada Ünlü İtalyan Besteci Gioacchino Rossinin İtalyada Bir Türk adlı opera eseri Antalya Devlet Opera Ve Balesi (ANTDOB) tarafından sahnelendi.
Opera, konusu itibarıyla Avrupa Sanatında Türk etkisinin önemli bir örneği olarak dikkat çeken 2 perdelik bir eser. 19. yüzyıla ait bir eser.
Opera, Antalyalı operaseverler tarafından merakla bekleniyordu. Oyunun çalışmaları bitti ve sahne aldı.
Beklenen gün geldi. Seyirciler, biletlerini alarak salonu doldurdu. Birinci perdeye kadar her şey normal seyrinde gitti. İzleyenler, merakla izledi oyunu.
Ne olduysa ikinci perdede oldu. Bazı seyirciler, şaşkınlıktan neye uğradıklarını şaşırdı. Kimileri sessizce izlediler oyunu, kimileri de sessizce protesto ederek ikinci perdeyi izlemeden salonu terk ettiler
Peki, neydi bu izleyicileri rahatsız eden durum? Oyunun ikinci perdesinde sanatçılardan ikisinin başlarında türban ve tesettür kıyafet vardı. Erkek oyuncular da bazı izleyiciler tarafından kıro tipi veya maço olarak addedildi. Bu da bazı izleyicileri rahatsız etti.
İzleyenler, Türk kadınının bu olmadığı, erkeklerin ise bu kadar kaba olmadığını belirtti. Bu tür zihniyetin Türk kadını ve erkeğine hakaret olduğu belirtildi.
Salondan çıkan izleyiciler fuayedeki anı defterine tepkilerini dile getiren ifadeler yazdılar. Bir izleyici, "1814 yılında kaleme alınmış bu eserin ilk sahneye konuluş koreografisi esas alınmalıydı. Eseri günümüze adapte etme gayreti anlamsız ve G. Rossini'ye haksızlık olmuş" sözlerine yer verdi.
Anı defterine daha sert sözler yazan bir izleyici ise "Sanata kirli eller, kirli ruhlar uzandı. Güzel eserleri mahvetmeye hakkınız yok. Türk kadını ve Türk erkeğinin tarifi bu mudur? Yazıklar olsun sizlere" dedi. Bir başka izleyici de "Bir Türk kadını olarak ne kendime, ne de erkeklerimize böylesi kıyafetleri yakıştıramadım. Biz bu değiliz. Sürekli gelen bir izleyici olarak 2. perdeyi seyretmiyorum. Yazık olmuş" sözleriyle tepkisini dile getirdi.
İtalyada Bir Türk eseri Mehmet Ergüven sahneledi. Orkestra Şefliği Gaetano Solıman ile Ömer Yöndem, Koro Şefliğini Mahir Seyrek yaptı. Dekor tasarımı Müfit Özbek tarafından gerçekleştirdi.
Eserde Antalyalı sanatçıların yanı sıra Ankara, İstanbul ve İzmir Devlet Opera Ve Balesinden sanatçılar da yer alıyor. Yani güçlü bir kadro oluşturulmuş.
Tabii, ben insanların giyim tercihlerine karşı olan biri değilim. İsteyen istediğini giyer. İstediğini tercih eder.
Sanata açık ve bariz bir şekilde politikanın karıştırılmasına, bunun kasıtlı olarak yapılmasına ve izleyenlerin aklını bulandıracak işler yapılmasına karşıyım.
Tabii sanatta bu tür şeylerin mutlaka olması kaçınılmaz durumdur. İnsanlar düşüncelerini sanat yoluyla aktarabilmelidir. Benim karşı durduğum nokta, bazı şeylerin zorla halka kabul ettirilmeye çalışılmasıdır.
Yoksa bir yönetmen, bir sanat eserinde şunu giydirmiş, bunu ortaya koymuş beni hiç ilgilendirmez.
Sanatı, izleyenlere sanat gibi vermek gerekir
Siyasi bir ilaç olarak değil
Sanatta Zihniyet Ne Olmalı?
Ne olduysa ikinci perdede oldu. Bazı seyirciler, şaşkınlıktan neye uğradıklarını şaşırdı. Kimileri sessizce izlediler oyunu, kimileri de sessizce protesto ederek ikinci perdeyi izlemeden salonu terk ettiler