Eski bir ölü çağırıyor... sadece beni.
O horluyor; ben bedenimi ölüme hazırlıyorum
Bir çelişki var bu işte!
Eksik olan her şey sanki kara toprakta gizli...
Daha dün... tabutumu yürekler de gördüm
Tanıyamadım hiç kendimi
Ne çok değişmişim; hiç anlayamadım!
Taşındığım her omuzun bedeninde çoğalıyordum.
Ve yeter artık! Neredeyim ben?
Bu ölü de kim?
İnanamıyorum...
Ruhumda ince bir sır iki cumada bir !..
Kol kola karanlık sokaklara girdiler
Omuzlarda o ölü
Birbirine sarılmış iki çocukta
Ama yalnızca!
iki çocukta gördüm , cenneti...
Ölümdü! zifiri karanlıkta saklanan
Göremedim! şiirler söylemeseydi de hiç bilmeyecektim...
Şiirler de halen o ikiyüzlü ispatlar var
Ben şairim, ya sen? Dercesine...
Topladım harfleri, zaten o ölü de çağırıyor beni... sadece beni
Anladım artık! Asıl çelişki yaşama(ma)kta...
“ ölen her şairde yaşar; şiirin tüm sırrı...
bilirim ki;
bilinsin diye sırlar; şairler ölüme çağrılır...”
EMRE ONBEY
]