Hep uzaklardan gelmesini beklediler mutlulukların oysa mutluluk sevginin gözlerinde gizliydi göremediler.
Onlar çoooook büyük şeyler umut ettiler gelecek için oysa taşınamayacak kadar yüke sahip olmak anlamsızdı ama bilemediler.
Ne boyun eğmesini bildiler sevgiye ne de boyun eğdirebildiler bir katı yüreğe. Onlar sevgiyi hiç çözemediler.
Bir damla gözyaşını çok gördüler çatlamış dudaklarına. Ağlamak zayıflık zannettiler. Süzülen gözyaşlarını düşman ilan ettiler hırs dolu gözlerine. O sıcaklığı bir sahte kahkahaya değiştiler.
Lüks arabalar , şan, şöhret para kaptı sevginin yerini. Aşkı bir yeşil kağıt parçasına esir düşürdüler.
Başlarına taş yağdırmadı mevlam bela yağdırdı, hırs yağdırdı, sorumsuzluk yağdırdı, dengesiz beyinler sardı çevrelerini cezayı anlamadılar. Onlar yaratan yerine bir sahte ilaha taptılar.
Bir dal çiçeği çok gördüler gülen yüzlere. Sevmeyi bilenlere gülüp geçtiler. Oysa sevmekti yaşamın özü ama hiçbir vakit göremediler.
Geceler parlak ışıklar altında kulak çınlatıcı gürültülerde güzel geldi onlara, oysa hiçbir zaman yıldızların sessizliğini dinlemediler. Onlar bu çarpık hayatlarında huzur nedir hiç bilmediler.
Sadakat nedir hiç bilmedi kalpleri onlar acımayı hiç bilmediler. Donuk bakar oldu gözleri. Onlar dönüp aynaya baktıklarında ruhlarını hiç görmediler.
Bir denizdi yaşam onlar için. Hayatları boyunca yunuslar gibi yüzmeyi istediler. Oysa deniz maviydi onlar maviyi hiç tanımadılar. Bataklık rengiydi her günleri. Çırpındıkça battıklarını hiç bilemediler.
Onlar ne sevmeyi bildiler ne de insanca yaşamayı becerebildiler,
Dalında meyve yetişmeyen bir bitki gibi geldiler kuru bir dal gibi gidecekler
Çünkü onlar sevmeyi hiç bilemediler...