................................................Rana Akyıldız'a
Geçip gidiyor zaman
Uzaklardan, çok uzaklardan
Koşup gelir, bir hüzün çöker yüreğime
Ne zaman hatırlasam.
Kim bilir kaç yıl oldu
Kaç mevsim tükendi gitti
Yakından, çok yakından
Gönlünde hüzün çiçeği açan bir kadından…
Burk bir aşk masalı
Kulaklarımda hala yankılanan.
* * *
Çok kırgındı kadın
Saçılmış bir nar gibiydi
Yüreği yorgun bir gece kelebeği
Sessizce akan bir ırmak.
Ve suskundu adam
Çoktan anlamıştı ateşin küle dönüşünü
Kaderin kapıyı çalışını
Duymadı bile kadının son yakarışını.
“Git dersen, giderim” dedi kadın
“Kalırım, eğer kal dersen”
Ama git dersen…
Kuşları da alırım yanıma
Ve ne ben dönerim, ne de kuşlar
Asla dönmezler sana.
Sonra düşündü kadın
--kararmış da olsa yürek duvarları—
“Bilincin ışığını yakmalı” dedi
İyi günleri de, kötü günleri de
Ne varsa onunla ilgili…
Geçmişin koynuna bırakmalı
Ve gidip yağmurlara durmalı.
Oysa değişen bir şey yoktu
Gökyüzü, yine aynı gökyüzü
Keder, yine aynı kederdi
O, bir şarkı, sahipsiz bir şarkıydı
Umut ikliminde bir çığlık, bir yankıydı.
Kim bilir, belki sararmış bir albümde
Belki esmer bir çocuğun dilinde
Hüzünlü bir bestenin nağmelerinde
Maziden kalan bir anı
Bir hüzzam şarkı olurdu.
Yıllar sonra, bir adam…
Eflatun pişmanlıklar içinde
Tarifi imkansız bir biçimde
Bir kadını tanırdı.
Yine de hiçbir şey değişmezdi
Gökyüzü, yine aynı gökyüzü
Keder, yine aynı kederdi
O, bir şarkı, sahipsiz bir şarkıydı
Şubat - 1998