Rebetiko, çıkış noktası Batı Anadolu ve İstanbul olan bir müzik türüdür, Anadolu Rumlarının müziğidir.
Çok değişik evreleri olan bu müzik türü aslında acının, hüznün, vatan hasretinin ve dışlanmışlığın müziğidir.
Mübadele ile birlikte rebetiko müziği de Anadolu’dan Yunanistan’a taşınır. Acılı bir dönem başlar böylece. Doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalan Rumlar Yunanistan’da çok zor şartlarda, hatta sefalet içinde yaşamaya çalışırlar, alt tabakaya ait, işsiz güçsüz insanlardır ve mecburiyetten yasa dışı yollardan para kazanmak durumunda bile kalırlar. Parasızlık ve dışlanmak onları haliyle marjinalleşmeye götürür. Zaman içinde bu marjinallik nedeniyle esrarkeşlerin, tekkelerin (rebetlerin haşhaş içtiği meyhaneler) ve yeraltı dünyasının müziği diyenler bile olacak, eleştirilecek hatta ve hatta yasaklanacaktır bu müzik.
Anadolu Rumları öyle zor şartlar altındadırlar ki, vatan hasreti ve dışlanmışlık kendini ifade ihtiyacını ortaya koyar ve bu da rebetiko müziğiyle olur.
Bu nedenle rebetiko dinlerken ille de Yunanca bilmek gerekmez, acı ve hasret öylesine belli eder ki kendini. Pek çok şarkıyı da Türkçe söylerler, ya da her iki dilde.
Rebetiko müziğinin ana çalgısı bağlama ve buzukidir. Bazılarına göre müzikal ve sanatsal açıdan zayıftırlar. Bunun nedeni de rebetlerin yaşamları nedeniyle sosyal alanlarının dar olması ve müziklerinin ana temasının da bu alanla sınırlı kalmasıdır.
Costas Ferris bir roman yazar, (bu roman Türkçe’ye de çevrilmiştir; ‘İki Gözüm Marika’m, Rebetiko’) daha sonra bu romanın filmini çeker. Bütün dünyanın bildiği bu film daha piyasaya çıkar çıkmaz kült filmler arasındaki yerini (haklı olarak) alır.
Konusu şöyle: Marika, İzmir doğumludur, Rum ve göçmendir. Çok küçük yaşta aşık olur, hayâl kırıklığı yaşar, aldatılır, hayata yenik düşer. Tek sığınağı şarkılarıdır, sesiyle, şarkılarıyla kendini ifade etmeye, hayata tutunmaya çalışır.
Filmi seyrederken sizin de yüreğiniz acır, aynı Marika’nın yüreğinin acıdığı gibi. Sesiyle varolmaya çalışan, acılarını haykıran tüm diğer kadınlar gibi, ne yazık ki, o da kadınlığına yenik düşer.