PÜSÜR NALET
Gençlik yıllarında marksist olup, sonrasında İslamcı olan yazar ve entellektüellerin açıklamaları, kitapları hep ilgi görmüştüm.
Bunlar ödüllerini de fazlasıyla almışlardır. Şimdilerde tersi bir oluşum ortaya çıktı. Adları duyuldu önce: Anti-Kapitalist Müslümanlık...
Sonra Mayıs ayının ilk günü, Emekçi Bayramında Taksim'de görüldüler.
Burada kuvvetli alkışı da yoğun da ilgiyi buldular. Hareketleri "Hayırlara vesile olur" inşallah.
Köy ve kasabalarda çocuklar, komşularının bahçelerinden elma, erik, üzüm gibi meyvelerden mutlaka (ç)almışlardır veya gizli
gizli yemişlerdir.Bu çok masumana bir davranıştır. Hiç de yadırganmaz. Bir göz hakkı biçimidir.
Yunus Emre böyle bir durumun ironisini dizlerine dökmüş:
Çıktım erik dalına anda yedim üzümü
Bostan ıssı bakıyıp der ne yersin kozumu.
Dikkat edilirse Koca Yunus erik ağacında erik yememiştir, üzüm yemiştir. Erik ağacında erik yetişir, üzüm değil.
Herhalde Yunus Emre elinde üzüm salkımı ile erik ağacına tırmanmamıştır.
Ayrıca ona aşağıdan baığrıp çağıran eriğimi niye yiyorsun diyende bostan(kavun karpuz tarlasının sahibi) sahibidir.
Erik bahçesinin ve üzüm bağlarının sahibi değil.
Günümüzde kavramlar, ideolojiler, postmodernizm bağlamında yerle bir edildi.
Devrimcilerin içinde islamcılar, İslamcıların içinde devrimciler...
12 Eylül solcuları ezip yok ettiği yetmiyormuş gibi, günahı, çamuru da da onların üzerine atılılıp duruyor.
Liselerde mantık derslerinin neden kaldırıldığı belli değil mi?
Ulu ozan Yunus Emre'nin hacimli kitabını elimize almışken sayfaları çevirmeye devam edelim.
Görelim kafa karışıklığının tarihi...nerelere uzanmış:
Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana bandım verdim özünü.
Kazana kerpiçi koyup poyrazla kaynatmak ne mümkün bugün, adama kafayı yemiş derler.
Tadına bakmak isteyen olursa cömertçe özünü vermiş büyük ozan.
Daha neler var, neler...
Bir serçenin kanadın kırk katıra yüklettim
Çift dahi çekemedi şöyle kaldı yazını.
Yunus serçenin kanatçığını kırk katıra yükletmiş,
ancak ağırlıktan çekememiş çiftler(öküzler) yazıya çökmüşler.
okumaya devam edelim:
Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir ben de gördÜm tozunu.
Yunus gerçeği zorluyor, zihnimizi altüst ediyor;
Bir küt ile güleştim elsiz ayağım aldı
Güleşip basamadım göyündürdü özüm.
Kafdağından bir taşı şöyle atılar bana
Öylelik yola düştü bozayazdı yüzümü
Balık kavağa çıkmış zift turşusun yemeğe
Leylek koyduk doğurmuş baka şunun sözüne
Gözsüze el eyledim sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü
Bir öküz boğazladım kakıldım yere kodum
Öküz ıssı geld'aydur boğazladın kazımı
Tosbağaya sataştım gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer nereye Kayseri'ye azimi.
Düş ustası, dil ustası büyük ozan'a selam olsun...