bir acaip sözüm bıçak gibi yontan ifadesiz nesneleri.kayıp giden bir uzay gemisi gibi öldüren masum ortalamayı.kamerayım,atlayıp yükseklerden çekim yeteneğini unutan.aslında yaşamın valsidir yüreklerden aşağı süzülen duygusal ihanet.aslında kötü bir içki tribidir bacakları tırmalayan sivilce gölgeleri.bir kötü yalnızlıktayım ve içkiyi bırakmış ruhumla sivri bir kuyudayım.bir acaip sözüm.sözüm ve gözümle direniyorum kuyuya.çıkmaya çabalarken hayal temsili esmer gözlerle karşılaşıyor ve can havliyle aşağı düşüyorum.tekrar ıslanıyorum güneş sanki bir daha kurutmayacakmış gibi.en dipte siyah bir bayrak görüyorum.ve biir şiir yazıp en dibe gidiyorum ve kuyudan çıkıyorum.kuyunun esrar dumanıyla dolduğunu farkediyorum.bir acaip sözüm.katran gibi yalayan iradesiz kalıpları.kaçıp giden bir tuz gemisi gibi ezen optik balinayı...
her şey nedenseldir
her şey paradoksaldır
her şey hiçbir şeydir
her şey "o kadar üzgünüm" dür
her şey yakamozdur
her şey hain bir reddedilmedir
her şey "gidelim buralardan" dır
her şey tek bir şeydir
her şey dokunmatiktir
her şey serbest görünür
ama her şey nedensizdir
ama her şey parodidir
ama her şey hiçbir şeydir
ama her şey "hiç üzgün değilim" dir
ama her şey sevgi dolu bir reddedilmedir
ama her şey "gitmeyelim biraz daha sevişelim" dir
ama her şey ulaşılmazdır
ama her şey yasak görülür...
her şeyden öte yalnızlık fragmanları bir ağ gibi çevirmiştir beynimizi.köşemizde bizi idare edecek bir avuç tuzlu hayal her daim bulunmaktadır.teselliler "ama her şeyden öte" tuhaftır...
prafa: pragmatik kafadan geçen bir ihale mafyası bilirim.parayı bir ilaç gibi yutarlardı.pek keyifli değillerdi.pekala adam gibi yaşayabilirlerdi.psikopatlık yüzeyde bir jilet etkisi yapar."paya düşülmeyi" hesaba katmalı.pragmatik kafadan geçen bir düş mafyası bilirim.pozlarını verir çeker giderlerdi.pazıları güçsüz,beyinleri uçmuştu."pazıl hesabı" birleştiklerinde ihale mafyası kaçardı.paranın tüm değeri hesaplaşmalara kayan altı el sıkma ve yere iki silah gömme zorunluluğuydu.parkasını giymeliydi bence tüm arınmışlıklar.pekala adam gibi yaşanabilir puslu gözlerin açılmasıyla beraber.pekala kupaya kafa atılabilir...
hoşkin: hala orada bekliyor beni.hatalarıyla çarpışan finansal bir oran edasıyla.havasızlığıyla çıldırıyor ve beni yaklaştırmıyor.hala tutku duyuyorum ve çıldırmaya yakınlaşıyorum.sanki hayalarıma durmadan tekme yiyor ve sekiz adet papazı bekliyorum hatalarıma yolculuk yapabilme maksadıyla.hala orada bekliyor beni ve yanına yaklaştırmıyor.havadan suda konuşan sekiz özgün vale gülüyor bana karşıdan...
batak: batarak geçiyor güneş.bakarak dördüncüyü arıyor masa.bazen ötüyor kuzgunlar neşe içinde.ballı bir partiye dönüyor varoluş ve aşkınlık istemi.batarak geçiyor ihaleyi sekize düşüren kavak ağacı boyundaki tehdit.bakarak dördüncü yıkılışı arıyor kupa beyi boyutlarındaki emperyalist kaplanlar...
ellibir: elim acıyor.birden üşüyorum.efendilikten taviz vermeden yüzbir sayı mantık açıyorum.acıya bulanmaksızın çiftleşiyorum tam beş kez.eskici geçiyor bir meçhulden "eskiler alırım" boktan bir pazartesinin ateşi çoktan düşüyor.ve kulağıma gelen yüzlerce marş sesi.birakmıyor beni tabelaya yazılan hüzünlü skorlar.
kafalara sıkıp gitmeyi belirleyen bir karabasan vardı dar kliklerde gizlenen.onun günahı bir koyun postuna serilip uzamlanmıştı.güneş parlak vahşiliğiyle kızıl kusuyordu.gözaltına alınan pencereler maviliklerle isyana hazırlanıyordu.parantez içine alınan her varoluş bir süre sonra ünlem oluyordu.dünyevi aileye kokuyordu.kutsal bir ölüme kokuyordu.
zannetmiyor sadece emin oluyordum.peygamber hızıyla dalıyordum artık.herşeyden öte yalnızlık bozuk bir ekoloji halinde tecavüze yelteniyor ve herşeye rağmen ruhlarımızın yumruğunu yiyordu.demek ki varsayılan bir göz hücumu yanımızda bizi bekliyordu.bütün olumsuz tiktaklarımıza,vasıfsız zigzaglarımıza karşın.
ve onun günahı yere düşüyor
ve onun elbisesi kirleniyor
ve onun beyni hamurlaşıyor
ve onun gözü çapaklanıyor
ve onun ilahı sendeliyor
intihara yeltenen zavallı düşlerimiz kurtuluyor.her şeyden öte kuyulara inanç salıyoruz.kesilen sakallar paralel düşüyor buruk işkence makaslarına.derimiz sinekleri kaydırıp bir bilgi işlem hadisesine yol alıyor.bir acaip söze dönüşüyor.
gidiyor...