Sabaha kaldı,
Çiğ düşmüş dallarına,
Ayak basılan kaldırımların türküsü,
İz düşmüş bedenden,
Can giderken elden,
Öksürük tutar,
Dağlar rüzgara belenir,
Parmak uçlarına mor kestiren,
Yalan söyletir aldığın nefes,
Vurulur,
Düşer yerlere namusun sahipsizliği,
Korkusundan,
Dikenli tellere şehir destanı,
Mahpustur yüreğin,
Kendi öfkene tırnaklanan zamandan,
Unutulur,
Gider sonsuzluğa mağrur gözlerin,
Ağlama istersen artık,
Sabaha kaldı,
Neylersin,
Parçalanan ruhların,
Huzur aradığı meydanda,
Aşağılık bir ziyandır yarın,
Ben ki,
Bahçesinde yalnızlığın,
Boğazım yırtarcasına,
İnfazım duyuran,
Üşürdüm kollarında,
Üşürdüm de yazamazdım,
Bir kez olsun dokunabilmek,
Öpebilmek için alnından,
Uykularında,
Dokunma göğsüme,
Kanayan bir yaradır şimdi,
Çırpınan yüreğin,
Tut ki,
Aklımı kaybetmişim,
Ruhumu senden yana,
Uzaktan ölmüşüm ben,
Ört üzerime,
Yani soğuyan bedenime,
Çok görme,
Elbet yetecek nihayetinde,
Kendime,
Kırık ayaklı bir sedir,
Yamalı bir battaniye,
Ve on dört metrekarelik bir odayla,
Paslanmış bir sedye,
Beyinde çıplak,
Çürütülmüş acılardan,
Yani insanlığımın,
Hayatımın,
Karekökünü alarak,
Sabaha bırak,
Sabaha kalsın,
Son sigarayla ortak,
At üstünde dört nala,
Mezarlığa koşturmak....
Özgürlüğün destanı
Hayatımın, / Karekökünü alarak, / Sabaha bırak, / Sabaha kalsın, / Son sigarayla ortak, / At üstünde dört nala, / Mezarlığa koşturmak....