Ölümü İliklerimizde Hissetmek Gerek

“Dünyada en akıllı insan kimdir?” diye bir soru sorulsa,inanıyorum ki pek çoğumuz : “Çok çalışarak geleceğini garanti altına alan ve çoluk çocuğuna iyi bir miras bırakandır.” diye cevap veririz…Veya bu manaya gelen değişik ce

yazı resim

“Dünyada en akıllı insan kimdir?” diye bir soru sorulsa,inanıyorum ki pek çoğumuz : “Çok çalışarak geleceğini garanti altına alan ve çoluk çocuğuna iyi bir miras bırakandır.” diye cevap veririz…Veya bu manaya gelen değişik cevaplar…Oysa durum hiç de öyle değildir.Dünya için çalışan,uhrevî hayatı çok uzaklarda görenler muhakkak ki büyük bir çıkmazın eşiğindedirler.Zira Resulullah Efendimize yukarıdaki sual sorulduğunda hiç tereddüt etmeden şu cevabı vermişlerdir: “ Müminlerin en akıllısı ölümü en çok hatırlayandır ve ölümden sonrası için en iyi hazırlığı yapandır.İşte bunlar en akıllı kimselerdir.”
Biz insanlar ya çok cesuruz, ya da biraz deli dolu!..Rabbimiz ısrarla “Her nefis ölümü tadacaktır”(Enbiya s.35.Ayet) diyor.Bizler bu kat’i fermana rağmen gündelik işlerle zamanı,bir değirmenin tahılı öğüttüğü gibi öğütüyoruz.İnsanlık tarihinde ölümden kaçabilen veya ölümü öldürebilen bir cengâver çıkmamıştır.Ölümle boy ölçüşmeyi bir kenara bırakın,bir kısım hastalıklarla da boy ölçüşememişlerdir.Ecel vakti gelince,bu zamanı hiç kimse ne bir dakika öne,ne bir dakika geriye alabilmiştir..Dünyanın neresinde olursanız olun,ölüm sizi ağına düşürecektir.Çağın üstün teknolojisinin önlem alamadığı tek hakikattir ölüm!..Oysa buna rağmen insan,hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışır.Oysa en kârlı ticaret,yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmaktır.
İnsanlarda ebedî yaşama arzusu hat safhadadır.Bu aslında ahiretin varlığına bir işarettir.Yüce Rabbimiz,bütün duyguların tatmini için sebepler yaratmıştır.İnsana ebedîlik hissi veren bir Yaratıcı’nın ebedî bir sığınak olan ahireti yaratmaması düşünülemez.Çünkü tatmin edilemeyen bir duygunun varlığı (haşa) abes olurdu.
Ölümden kaçmak,onun bize ulaşmasına engel teşkil etmez.Kendinizi dünyevî mahbûplarla oyalamakla ölümü unutacağınızı mı sanıyorsunuz?Aklınızdan kovmaya çalıştığınız o ölüm asla sizi unutmayacaktır.Azrail adlı o mübarek melek,günün birinde yakanıza yapışarak ilâhî emaneti alıp,sahibine geri götürecektir.Böylelikle manen tebdil-i mekân etmiş olacaksınız.Bu hususta yüce Allah’ın şu ayeti o büyük hakikati tüm çıplaklığıyla bütün insanlara,özellikle inkârcıların yüzlerine vurmaktadır: “(Ey Resulüm! Onlara) de ki:-Haberiniz olsun,o kaçıp durduğunuz ölüm muhakkak gelip size kavuşacaktır.Sonra,hem gizliyi,hem aşikârı bilen Allah’a döndürüleceksiniz de o size neler yaptığınızı haber verecektir.(buna göre sizi cezalandıracaktır.)(Cuma s.8.Ayet)
Hayat aslında bir rüzgârın esip geçmesi kadar kısa bir zaman dilimidir.Göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçiyor.Sevgili annem “Sayılı gün çabuk geçer oğlum!” derdi.Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.Bazı şeylerin farkına varabilmek için zamana ihtiyaç vardır.
Ölüm,hayatı tazelemektir aslında!..Yeni doğanlar,ölenlerin yerini alarak hayata bambaşka bir renk ve dinamizm katıyorlar.Şevket RADO,aşağıdaki şiirinde hayatı bir sinemaya benzeterek şöyle diyor:
“Güneş yine doğacak tepelerden
Bu gökyüzü yine mavi kalacak
Şarkılar yükselecek bahçelerden
Ne çare ki giden gitmiş olacak.

Gerek yoktur ağlayıp sızlamaya
İzin yoktur düzeni kınamaya
Başkaları gelecek sinemaya
Bizim için film bitmiş olacak.”

e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com

Başa Dön