Yolunu gözlemekten yorgun düştü gözlerim
Ürküntü vermiyorsun ey soğuk vuslat
Vahşi bir kaplan gibi üstüme atlayarak
Rakıyı içer gibi
makberi dinler gibi
bulutta yüzer gibi
Ateşli busenle her yanımı yak
Ürküntü vermiyorsun ey soğuk vuslat
Doğan her gün biraz daha zehir zemberek
Bense hala çocukluk havası taşıyorum
Hayal olmuş hayaller karanlığa iterek
O çocuk yüreğimi sonunda kirletecek
En içten nağme bile beynimde bir uğultu
Sonsuzluk eskitecek bir sükut istiyorum
Kıran girmiş sevgiye artık yoruldum
Yıldızlardan utanıyorum
Öyle gir ki içeri
Üzerinde gelinlik dudağında düğün havası
Duyacağım bu son gürültü olsun
Ellerin kapatsın gözkapağımı
Güneş kaybolsun
Tükenen yolcuların son hanısın sen
Sevgide öksüzlerin sultanısın sen
Gökyüzüne açılan pencere sensin
Sensin mutluluk
Vuslatına susadım ey karanlık sonsuzluk
Vücudum sanki serçe kollarım kanat
Kulaklarım kirişte ey soğuk vuslat
Uslu bir çocuk gibi tutmaktan usanarak
Uçurtmanın ipini bırak
Artık ürkütmüyorsun ey soğuk vuslat