Yapraklar kırmızı ve yalnızdı. Paltosu taa ayaklarına kadar uzanan adamın, o yaprakları çiğnerken çıkardığı ses âşık etti saçları taa beline kadar sarkan kadını…
Ertesi zaman: O sesi beklemek bile güzel diye düşündü, saçları gündüze yakındı…
Beklemekten midir ya da hep o ilk anı aramaktan mıdır bilinmez; artık yapraklar küskün bir sırdaş gibi gizlice ve sessizce ufalanıyordu…
Daha sonra: Artık yalnızca gecenin gündüze yakın zamanlarında duyuyordu paltosu taa ayaklarına kadar uzanan adamın AYAKLARININ çıkardığı o sesi…
Çok sonra: ‘Paltosu taa ayaklarına kadar uzanan adamın kanlarıydı o kırmızı yapraklar, anlamıyor musun bunu’ dedi; kendine…