Noktayı Koymak

Her yere yetişilir / Hiç bir yere geç kalınmaz ama / Ahmet Abi beni bağışla Diyor şairin biri, mendilindeki kan seslerine eşlik ederken. Bir diğeri Bu dünya beni çirkineştirmeden yok olma yollarını öğrenmeliyim. Ve Yine aynısı Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı / ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü...

yazı resim

Her yere yetişilir / Hiç bir yere geç kalınmaz ama / Ahmet Abi beni bağışla
Diyor şairin biri, mendilindeki kan seslerine eşlik ederken. Bir diğeri Bu dünya beni çirkineştirmeden yok olma yollarını öğrenmeliyim.
Ve Yine aynısı Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı / ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü...
Ve diğerleri... Diğerleri...
Tükenmişlik utanılacak birşey diye öğretildi, öğretilmiş çaresizliklerimiz içinde boğulup gitmeyi yaşam sanıyoruz. Oysa öyle değil işte, tercih etmediğin bir şey senin değildir, sana verilen şey ve senden alınacak şey sana ait değil. Peki ya geri vermek için alınmasını beklemezsek ? Biraz olsun kendimize ait kılabilir miyiz bahşedileni ?
Yine bize öğretildiği gibi bu külliyen yasaktır ve büyük günah.
Oysa acı, oysa tükenmişlik, oysa son bir hamleyele kendine ait bir cümle yapmak tüm acılarını ve noktayı koyacağın yeri senin seçmen. Üç noktalarla soluklanmalara aldanmadan, parantez içlerindeki gereksiz açıklamaları es geçerek, kendine ait kılmak cümleyi, noktayı istediğin yerine koymak. Hatta üstüne ünlem eklemek. Duyulmasını beklemediğin cümlenin sonuna sesinin asla kendine ait olmadığını hatırlatacak bir ünlem belki. Belki belkilerle yaşam yaşam değildir, belki yaşam sandıklarımız ve istediklerimiz değil, istemediklerimizi sanmamızdır. Kelime oyunlarının anlamsızlığına inat, tam da ortasında koymalı o küçük noktayı. Kibarca bir dokunuşla, etrafa mürekkep sıçratmadan.

Başa Dön