Biz insanlar,pek çok hareketimizle kendi bünyemizde tezat oluştururuz.İnsanlar bize herhangi bir şey verince teşekkür eder,hatta çok kere karşısında iki büklüm oluruz.Fakat nimetlerin mutlak sahibi olan Allah’a teşekkür etmeyi her nedense ihmal ederiz.Oysa insanlar nimetin asıl sahibi olan Cenab-ı Allah’a şükretmelidir.İnsanlar mevcut nimetleri birbirine vermede sadece aracılık yaparlar.Oysa malın gerçek sahibi Rabbimizdir.Maalesef bu hakikati görmekten uzağız.Bizler deve varken pireyi görerek,gerçekte kör olduğumuzun farkına bile varamıyoruz.
Dünyada yaratılan her ne varsa hepsi Allah’ın mahlûkudur.Mülkün mâliki Allah’tır.İnsanoğlu mülkün gerçek sahibini bir kenara bırakarak emanetçilere şükrediyor.Rabbimizin yarattıkları karşısında ne kadar şükretsek azdır.Bizler gece gündüz aralıksız şükretsek bile,bir gözümüzün şükrünü eda etmiş olamayız.İnsanları balçık çamurundan yaratarak mükemmel bir şekil veren,organların hepsini,olması gereken yerlere koyan Rabbim ne büyük kerem sahibidir.Ademoğlu kendini ne sanır da onu yaratan Halik-i Zülcelâl’e lâyık olduğu üzere şükretmez?Bunu anlamak mümkün değildir.
Dünyaya ilk geldiğimizde ne kadar da aciz varlıklardık.Annelerimizin sütü olmasa büyüyüp gelişemezdik.Bundan daha enteresanı,biz doğmadan evvel,Rabbimizin bizleri annemizin göbek bağıyla rızıklandırmasıdır.Bu ne büyük lütuftur.Anneyle bebek arasında sarsılmaz bir gönül ve muhabbet bağı kuran Allah,o küçük yavruyu ele muhtaç etmiyor.
Allah’ın azametini görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok.Bunun en büyük delili kendi vücudumuzdur.Yüzlerce organı bedenimizin içinde gizleyen ve onlara hassas bir çalışma nizamı getiren Allah,dış görünüşümüze de estetik bir şekil vermiştir.Vücudumuzdaki her organ,kendisine verilen vazifeyi titizlikle gerçekleştiriyor.Kalp kanı pompalarken,damarlar da pompalanan kanı yerlerine taşıyor.Dişler alınan besinleri midenin kolayca hazmetmesi için küçük parçalara ayırıyor.Mide,vücudun ihtiyacı olanları belirli safhalardan sonra enerji hâline getiriyor.Vücuda lâzım olmayanlar da bağırsaklar yoluyla dışarı atılıyor.Bunun gibi her organ,üzerine düşeni, Rabbimizin emriyle yerine getiriyor.
Allah’ın yarattığı her organın kendine göre şükrü vardır.Dil, şükrünü sözlü olarak gerçekleştirir.Hak ve hakikati konuşmak,kötü söz söylememek dilin şükrüdür.Kulak kötü lâfları duymamaya çalışır.Helâl olanı işitir.Göz harama bakmamakla mükelleftir.Allah’ın yarattığı harikulâde nizami görmesi ve takdir etmesi gerekir.Eller helâl rızık kazanmak içindir.Akıl,hakkı batıldan ayırmak için vardır.
Allah,geceleri aydınlatan mehtabı,gündüzlerimizi ısıtan güneşi ,tarlalarımıza hayat veren yağmuru,bizleri boğucu sıcaklardan koruyan bulutu hep insanlar için yaratmıştır.Arıya o doyumsuz balı yaptıran ve insanların istifadesine sunan da O’dur.İnsanoğlu onun nimetlerini saymaktan bile aciz kalır.
Şükreden,hem maddî,hem de manevî yönden kazançlı çıkar.Çünkü şükür nimetin artmasına vesile olur.Nitekim yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor: “Nimetlerime şükür ederseniz,arttırırım.Nankörlük ederseniz,muhakkak azabım çok şiddetli olur.”(İbrahim Suresi,Ayet:7) Allah sizleri ve bizleri hakkıyla şükredenlerden eylesin.
e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com