Denize doğru bir nehir akar içimden , dupduru , tertemiz...
Her seferinde bir taşa çarpar dalgalarım ,
Her seferinde fırtınalar kopar küçücük nehrimde...
Yeniden çabalar akmaya , deli rüzgarlarla boğuşarak...
Tam bir şelale gibi akarken denize doğru ,
Yeniden çıkar ya bela başıma...
Yeniden tıkanır ya , taşlar örülür ya önüme...
Koparasım gelir göğsümden o taşları ,
Yeniden denize doğru akmak için...
Ve deniz aslında çok uzak bir hayaldir,
Simsiyah gözlerin gibi....
Bir çığlık inletir dağlarımı ,
Kıpkızıl kesildiğinde gökyüzü...
İnsafsızca batar güneşim ,
Can alır her karaltı gönlümden...
Ne zaman süzülür ki bu nehir içimden korkusuzca ,
Ne zaman rahata kavuşur ki bu yürek ...
Ne zaman varını yitirir ki gözlerine bakmak için...
Ve ne zaman doyasıya sever seni gözleriyle...
Bir baykuş çığlığı yakar canımı ,
Beni koparır heyecanımdan .
İçimde bir anda oluşan , kısacık süren ,
Ve belki de bir daha asla olmayacak bir yakamoz gibi
Düşen gönlüme...
Baykuş çığlığı alır seni benden...
Nehrime set koyar denizine ulaşamasın diye ,
Ve ben senden her saniye daha uzağa uçarım ,
O baykuş sesiyle...
Nehir, Deniz, Sen vs.
Nehir , Deniz , Sen vs...