Adaletin bu mu? Dedirten günümüz dünyasında; adaletli olun temkinleriyle bizi kıskaca almaya çalışanlara inat yükselen pervasızca zevk çığlıklarını duymamak mıydı? Acaba onlara göre adalet.
Banliyosunda zencilere 3.sınıf muamelesi yapmak, sınırları içerisinde müslüman insanların grurlarını zedelemek, soylu bir millete soysuzca iftira atmak ya da savunmasız milletleri adeta çocuk gibi kandırı elindekileri almak, sömürmek miydi? Adalet...
Dünyaya adalet yaymak isteyen büyük, güçlü yani hegomen devletler; adaletin anlamınımı bilmemekteler yoksa adaletin sadece kendi vatandaşları, zengin ve soylular için olduğuna mı inanmaktalar.Kendini vahşi dünyaya karşı korumak için geliştirmesini evrensel suç sayıp;savunmasız kadınları kurşuna dizmek, çocukları babalarının kucağında öldürmek miydi? Adalet...
Evet adaletin bu mu? Derken dünyaya sitem eden insanlar daha adaletin ne olduğunu bile kavrayamamışlar;suçlunun dünya mı? Kendileri mi? olduğunu seçememişler.
Halbuki adalet bir teraziden ibarettir.Terazinin dengesini bozan kefe mi? Binici yük mü? Olduğu maalesef şuan bilinememektedir(?)Bilinen bir gerçek bir gün mutlaka teraziyi bozan kefe ya da binici yük miadını doldurup yerine yenisini bırakacaktır.Ve o gün geldiğinde özlenen tarih canlanacaktır.Saygı duyup sevmek için insan olmanın yeterli olacağı , mazlumun değil zalimin soğuk terler dökeceği, gerçek adaletin dünyada tek bir karşılığının olacağı; anasının babasının tarihi belli olan milletin; tarihi tekerrür için canlandıracağı dönem başlayacaktır...
Elbette ki terazisinin bozuk olmasına gönlü razı olmayan manav gün gelip terazisini düzeltecektir...
FURKAN DOĞANÇAY