Ne Yazsam Ne Yazsam!

Başımızı, milletvekili aday listelerinden kaldırıp, etrafımıza bakmanın zamanı gelmedi mi ?

yazı resim

Bir yerel gazeteye köşe yazısı yazıyorum naçizane. Seçimlerin yaklaşması ve milletvekili adaylarının kesinleşmesi sebebiyle; görsel ve yazılı basında, iki üç kişiden oluşan birlikteliklerde bile adaylardan söz edildiği, hangi partinin ne oranda oy alacağının tahminlerinin yapıldığı bir zamanda, zor geliyor köşe yazısı yazmak. Çünkü, herkes seçime ve adaylara odaklanmışken, seçim konusunun dışında ne yazsam, yazacaklarımın, okuyucuya anlamsız geleceğini biliyorum. Olası işlediği bir suç nedeniyle, bilekleri kelepçelenerek evinden götürülen bir babanın arkasından , “ Gelirken çocuğa çiklet getir.” diye seslenen karısının durumuna düşeceğim. “Adamın derdi inekle dana, senin derdin sürmeyle kına.” hesabı yani.

Siyasetle yoğrulduğumuz şu zamanda, “ Dünyada, en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye’ymiş.” desem, bunun ne denli utanç verici bir durum olduğunu söylesem, bu tespit birçok kişiye lüzumsuz bir bilgi gibi gelir.

Özellikle son aylarda çocuk ve kadınlara yönelik şiddetin ve cinayet olaylarının artmasının ne kadar vahim bir durum olduğunu söylesem, bazıları içinden “Şimdi sırası mı ?” diyecektir.

“ ÖSYM sonunda, YGS sınavında şifre olduğunu kabul etti ama bunun sehven oluştuğunu söyledi.” desem; bazıları “ belliydi ” veya “Yok canım !” demekle geçiştirir. Alıştık çünkü sınav rezaletlerine. Bugünden sonra; sınavlarda şifre, hile olmasının haber değeri yoktur artık; ancak şifre ve hile olmamasının haber değeri vardır. Dün, oğlu seneye üniversite sınavına girecek olan bir anneye şifre konusunda ne düşündüğünü sorduğumda, “ Televizyonda öyle bir şeyler duydum ama aslı var mı bilmem.” diyerek geçiştirdi . Hiç dehşete düşmedi ? Seneye benim oğlum, güvenilir bir sınava girebilecek mi acaba diye endişelenmedi.

Ama o anneye “ Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisiyle ilgili bir şey sorsaydım, eminim hiç eksiksiz yanıtlardı. Saçma sapan, kadını eve kapatan, hele hele kadının memleket sorunlarına kafa yormasını, fikir üretmesini engellemek için yayımlandığına kesin olarak inandığım gündüz programlarıyla kadınlarımızı pasifleştirenler, onları uyuşturmak isteyenler, nasıl da amaçlarına ulaşmış görünüyorlar. Binlerce çocuğumuzu ilgilendiren, onların hayatlarına yön verecek veya seçtikleri yolu değiştirecek kadar yanlışların yapıldığı bir sınav karmaşasından habersiz anneler; haberi olup da gıkını çıkarmayan, boyun eğen çok sayıda vatandaşımız var. Hele hele seçim ortamına girdiğimiz şu zamanda, hiçbir sorun, birçoklarını ilgilendirmiyor.

“Dünyada, en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye’ymiş.”…” Onlar da dillerini tutsalardı.” diyebilir misiniz ? Düşünce özgürlüğünü yok sayabilir misiniz?

“ ÖSYM sonunda, YGS sınavında şifre olduğunu kabul etti ama bunun sehven oluştuğunu söyledi.”…Bir cinayet zanlısı savunmasında, “ Ben öldürdüm ama sehven.” diyebilir mi? O sehven sözcüğü, zanlının suçunu hafifletebilir mi? Öleni, geriye getirebilir mi ?

“ Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY ; DEVLET TİYATROLARINI KALDIRALIM dedi.”… Bu açıklamanın, Sümeyye ERDOĞAN’ın tiyatro oyununu terk etmesinden hemen birkaç gün sonra yapılmış olması, size düşündürücü gelmiyor mu ?

“Dış ticaret açığı, Cumhuriyet Tarihinin rekorunu kırdı.”…….Şimdi siz, rekor açığını unutmak için, devletten aldığınız 3 – 5 kuruş destekle mi avunacaksınız ? Ülkemizde tarımın ve hayvancılığın öldüğünden rahatsızlık duymayacak mısınız ?

Başımızı, milletvekili aday listelerinden kaldırıp, etrafımıza bakmanın zamanı gelmedi mi ? Bana sorarsanız, zamanı – korkarım ki - çoktaaan geçti. Yazık ! Çok yazık !

Başa Dön