Gömleğimin her düğmesinde sen vardın sevgili. Parmak izlerinin dolu olduğu göğsümü senin ellerine bırakırken, yüreğime işlerdi dokunuşların. Gömleğimin her düğmesi teker teker açıldığında, elin uzanırdı tenden örtülerime. O tenimden örtülere parmak uçların, sanki oyalı süslemeri nakış nakış işlerdi. Oysa hiç kimse senin kadar tenimi süsleyemedi. Ellerinin güzelliğini senden başka hiç kimse tenime nakşedemedi. Tenim bir gül bahçesi olurdu senin yanında. Sen de tüm çiçekleri toplardın tenime her dokunuşunda. Koklardın senin için bahara dönüşen her yerimi. Ben de burnunun ucundan öperdim seni.
Ellerin bir orkide beyazlığında ve narinliğindeydi. Aşkın zehrini tadardım parmak uçların dudaklarıma değdirdiğinde. Öperdim, öperdim ellerini. Bir daha bu anı yaşayamam diye o an ölmek isterdim senin ellerinle. Avuç içlerin okyanusun derinliğindeki istiridyenin bir incisiydi. Avuç içlerini her öpüşümde sedeften bir köşk inşa ederdin düşlerime. Ey sevgili ellerinle yine dokun yüreğime. Şiir yazar gibi duygularını kazı tenime. Tenimden kan aksın da izin kalsın bedenimde. Beş parmağın bir rubai gibi işlensin üzerime.
Bir şiir kitabıydı tenimin her karesi. Dudakların değerken tenime, mısra mısra arzular yükselirdi gökyüzüne. Sen sabaha kadar şiirler okurdun, ben de sayfa sayfa açılırdım sana. Ne tatlı bir duygu olurduk. Sonra ellerin her mısranın altını çizer gibi, göğsümün üzerinde gezerdi. Ellerin yüreğimi yerinden sökecek gibi beklerdi. Duygularım bir güvercin gibi kaçardı göğüs kafesimden. Sen de yakalardın kanatlanan duygularımı. Artık sana ebediyen tutsak olurdum.
Ellerin bir kiraz ağacının çiçeklenen dalları gibi ince ve zarifti. Bir kiraz tadında aşk için ellerine arıların polen toplarken ki hassasiyetiyle dokunurdum. Sonra ellerin meyvelenirdi. Doya doya öperdim avuç içini. Bir sepet kirazı yer gibi öperdim avuç içini. Ellerin bana tatlı bir güzellik yaşatırdı. Yaşamak ellerine dokunmak kadar sıcak ve tatlı olurdu. Mutluluk senin ellerinle bana dokunurdu.
Mutluluk Senin Ellerinle Bana Dokunurdu
Gömleğimin her düğmesinde sen vardın sevgili. Parmak izlerinin dolu olduğu göğsümü senin ellerine bırakırken, yüreğime işlerdi dokunuşların. Gömleğimin her düğmesi teker teker açıldığında, elin uzanırdı tenden örtülerime. O tenimden örtülere parmak uçların, sanki oyalı süslemeri nakış nakış işlerdi. Oysa hiç kimse senin kadar tenimi süsleyemedi. Ellerinin güzelliğini senden başka hiç kimse tenime nakşedemedi. Tenim bir gül bahçesi olurdu senin yanında. Sen de tüm çiçekleri toplardın tenime her dokunuşunda. Koklardın senin için bahara dönüşen her yerimi. Ben de burnun ucundan öperdim seni.