Fırtınalar kopar yüreğimin ıssız köşelerinde
Ayaklarımın altından akar bir nehir
Sarı bir ışık düşer hiddetle gökten yere
Rüzgar eser, yağmur yağar, bilmem nicedir
Fırtınalar kopar yüreğimin ıssız köşelerinde
Ufuktan sessiz sedasız bir yıldız kayar
Mutluluğun menba’ı benim avuçlarımda
Bir yosun ıslak kayanın etrafını sarar
Son çiçeği de ömrümün, solar bağrımda
Ufuktan sessiz sedasız bir yıldız kayar
Lambalar yanıyor birer birer, cılız ve sarı
Kulağımda garip bir ses uğulduyor
Sen bu halde sansan da yaşadığını
Ocaklar sönüyor, kor ateş kül oluyor
Lambalar yanıyor birer birer, cılız ve sarı
Yarı ölüleri inceden bir sızıdır tutar
Anaların başı ellerinin arasında
Kalbimden kalbine bir tatlı nağme akar
Parmağında mesut günlerden bir hatıra
Yarı ölüleri inceden bir sızıdır tutar
Açıyor avuçlarını göğe bir güzel kız
Kolunda yüzü gibi solgun bir bilezik
Vücudunun tüm kıvrımları umarsız
Yüreğinde bitmeyen pişmanlık, kalbi ezik
Açıyor avuçlarını göğe bir güzel kız
Cevap vermeyeceksin biliyorum aşkıma
Bilmeyeceksin burada kim anlatılmıştır
Benim aşkım sığmaz öyle şiirlere, şarkılara
Bir bedbaht ömür ki, yalnız sana adanmıştır
Cevap vermeyeceksin biliyorum aşkıma
Anla artık beni, duy sesimi n’olur
Havaya kalkmış inmez kahpe bir silah
Ancak bir kurşun bu hikayenin sonu olur
Ve gırtlaktan çıkar derin bir ah
Anla artık beni, duy sesimi n’olur
Neyleyeyim gitme vakti geldiyse bu diyardan
Kalbimde ‘Bir’ olan Tanrının elleri durur
Medet umma sen gibi hiçbir fani kuldan
Gün gelir senin de ömrün ellerinde kurur
Neyleyeyim gitme vakti geldiyse bu diyardan
Not: Bu Şiirin Tüm Hakları Noter Marifetiyle Korunmaktadır.