Medet Sevdiğim

Helin binanın bahçesinde akasya ağaçların altında tek başına oturmuş, ağaçların dallarına konmuş kuş seslerini dinliyordu. Gerçekten kuş seslerini duyuyor muydu bilinmez.

yazı resimYZ

Ağaçların dallarında sabah kuşları şakıyorlardı.

Güneşin ışınları yavaşça şehrin kuytu sokakları aydınlatıyordu. Sokak başlarında emekçiler servisleri bekliyorlardı.

Radyo kanalında, unutulmaz, yeri doldurulamaz, muhteşem sesi ve zengin bağlaması, derin ama tatlı söz nağmeleriyle Muhlis Akarsunun parçası çalışıyordu. Tarih 2 Temmuzu gösteriyordu. Radyoda Muhlis Akarsunun sesini duymak, insanları insanlığından utandıran o acı ve iç yakıcı sonu hatırlatıyordu.

Medet Sevdiğim

Vefasız güzelden olur mu çare

Yoruldum derdimle öldüm bin kere

Düşme bir zalime göz göre göre

Sen insanoğlusun kör olamazsın.

Helin binanın bahçesinde akasya ağaçların altında tek başına oturmuş, ağaçların dallarına konmuş kuş seslerini dinliyordu. Gerçekten kuş seslerini duyuyor muydu bilinmez. Ama olduğu ortamdan çok ama çok uzakları düşündüğü bir gerçekti. Küçük masanın üstüne bırakılmış kahvesine derinden bakıp acı çektiği her halinden belli oluyordu.

Helin sabah uyandığında, işe gelmek için, içinde bulunduğu ortamı hiç de hayal etmediği bir gerçekti. Güzel bir düş almış, saçlarına fön çekmiş, yeterince makyaj yapmış, her halinden zarafet akıyordu. Göz bebekleri parlıyordu, yanakları uzaktan ışıldıyordu. El kremi kullanmış, tırnaklarına sürdüğü oje uzaktan parlıyordu. Büyük gözleri burnunu gölgesinde bırakıyordu. Aşırıya kaçmayan dudaklarına sürmüş ruj, dudaklarını daha da dolgun gösteriyordu. Biriyle buluşmak için çoktan hazırdı. Ama asıl sorunda buluşacağı kişi yoktu. Belki de hiçbir zaman da olmamıştı.

Helin çok bakımlı parmakları ve derin düşünce içinde elini kahve fincanına atıp istemsizce dudaklarına götürdüğünde, burnundan beynine kahvenin kokusu yükseldiğinde, duyguları da çok ama çok uzaklara götürüyordu. Derin düşüncelerin arasında, dudaklarına götürdüğü kahve fincanın içinde yok olmak istiyordu.

Helini uzaklara götüren radyoda çalınan ezginin sözleri miydi? Yoksa tek başına içmek zorunda kaldığı kahvenin kokusu muydu? Bilinmez belki 2 Temmuz tarihi onun için özel bir anlamı vardı. O anda Serkan bunu anlamadı. Anlaması için kain olması gerekiyordu. Ama birçok şeyi tahmin ediyordu. Helinin yaşadığı o anı kendisi çoktan daha yakıcısını yaşamıştı. Kendisini anlıyordu veya anladığını sanıyordu.

Serkan biraz ötesinde ruhu bedeni tek etmiş Helini izlerken, kendisi de çok ama uzakları, geçmişi düşünmeye başladı. Radyoda çalınan ezginin sözlerini kendisine 2 Temmuz de Madımak otelinde yaşanan vahşetin acısını yüreğin derinliklerinde hissediyordu. Ama bir yandan da Helini düşünüyordu.
İliklerine kadar düşündüğü kişi de o anda veya başka bir zaman diliminde Helini düşünmüşümdür. Kendisi de o anda Helini düşünüyor muydu? Bilinmez ama Helinin yüz ifadeleri, yüreğinden güzel yüzüne yansıyan derin sevgi düşünce değildi. İç yakıcı bir geçmişti.

Muhlis Akarsunun sözleri daha çok yüreğine işliyordu. Ezginin sözleri devam ettikçe daha çok yüreğinde gizli kalınmış, dışı vurulmamış, kim bilir belki kendine bile itiraf etmediği duygusunu o anda yaşıyordu.

Çekindiği, anlatmaya korktuğu, başkaları ne düşür diye en yakın arkadaşına dahi anlatamadığı, sadece kalbi ile gözlerin arasında, kirpiklerinde sıkışıp kaldığı duyguyu yaşıyordu.

Helinin duyguları derindi, uzakları yakın edemezdi, çok ama çok yakınları olabildiğince uzaklara götürüyordu.

Akarsu bülbüller ötmez bağımda

Dumanlar eğlenir gönül dağımda

Aşk ateşi yanar oldu bağrımda

Yanmış yüreğime kar olamazsın

Medet sevdiğim

Muhlis Akarsuyu sevgiyle anıyoruz

Mahsun Yiğit 02.07.2021

Başa Dön