Manifesto

Bu yazı sonsuza dek kendisine olan saygısını kaybetmekten korkan tüm düşünen insanlara atfen kaleme alınmıştır . Kendimiz için ,kültürümüz için,ülkemiz ve dünyamız için kaygı güden tüm dostlara seslenen bir çağrının başlangıcıdır. İdeolojiklerden uzak , partiler üstü ,kişilerin tekelinde olmayan bir düşünme ve fikir üretme çağrısıdır .

yazı resim

Temayüllere bırakılan vicdanlar kirli zihinlerin elinde birer kukla misali yönlendirilir durur . Yönlendiriliyoruz at gözlüklerimiz yedekte , kırbacımız belimizde , bol tuzla hareretlenmiş bir halde . Suyu görüyoruz tam karşımızda fakat halatlarla bağlanmışız ama hiç inadımızı kırmadan tekrar tekrar koşturuluyoruz her kamçıyı yediğimizde .

Herşeyin kocaman bir yalan olduğunu bildiğimiz halde nedir bu kötünün iyisine talim etme şuursuzluğu ? Fikir savaşlarının yerini çıkar ve rant savaşlarına bıraktığı bu vakitlerde aklımızı rafa kaldırmak perişanlığıda ne oluyor ?

Genç nüfusun sayısal çoğunluğu gösteren yüzdelik dilimlerde en üst seviyede olduğu uzun ülkemizde,neden biz kısa vadeli ;aman bu da böyle olsunculuk peyda oldu ? Siyasi çarklar tıkanmış , politik söylemler yüzeyselselleşmiş ,partiler birer rant kapısı halini almışsa , çözüm kötünün iyisine razı olmak değil tam aksine temiz insani vasıflarla donatılmış yenilikçi , reformist ve ilerici bir fikir , yaşam ve mücadele yolunun temellerini atmaktır . Biliyorum ki benim gibi kaygılar duyan ve düşünen insanların sayısı kabullenici aman sendecilerden çok daha fazladır .

Dünyada bazı şeyler oturmuş,yerinden kımıldamaz , gitmesi değişmesi imkansız görünebilir . Zaten tam olarak da bu görüntü bizi harekete geçirmeye muktedir gelmelidir . Gerçeğin,doğrunun ve ne istediğinin farkında olan tüm insani kaygıların karşısında , hiçbir köhne zihniyet ayakta duramaz .

Kara çalınmış , kapital sermaye olma arzusu bizi bir hiçliğe sürüklemekten başka bir sonuç veremez . Tanzimatla beraber başlayarak kendi iç benliğinden uzaklaşıp avrupai bezeşmenin , taklidin,özenti kültürlerden gebe kalmış yaşamsal araçlarımız bizi sonu hüsran olan kendine yabacılaşmaya götürmektedir .

Protestan etiğinin fikir babası Weber’in dış hatlarını ortaya koyduğu Amerikan ekonomik ve kültür deviniminin taklitsel uydusu olan ülkemiz için artık genç zihinlerin ; kendi maneviyat ve kendi özgün kültürlerinden bir medeniyet kapısı açma zamanı gelmiştir . Zira Weber ‘de bir yol çizerken kapitalizme bu araçlardan istifade etmiştir . Protestan çoğunluğun pazara hakimiyeti realitesinden yine protestan inancın dogmalarını yani kültürel erklerini baz alarak bir medeniyet yaratma politiği gütmüştür . Bugün o vakit güdülen politik söylem dünyaya hakim .

Dünyayı fethedelim , yeni bir amerika olalım sığlığından ziyade kastım ; kendimizden başlayarak hayallerini kurduğumuz insalcıl , köklü ,kendi öz kaynaklarından haberli ve ondan beslenen , kendisine saygı duyan bir ülke yaratmadır . İkincil olarak da dünyayı yaşanabilir bir hale getirme , gerçek manada barışın arzuluyacısı olma idealini gerçekleştirmektir .

Yüzlerce sistem nasıl olmalı fikir kalabığıyla beraber onlarca denenmiş ideolijik sistem insanlara ve dünyaya hep acı getirmiştir .
Monarşisinden,şahlığına,komünizmden,faşizmine , kapitalizmine kadar ; insanlara değişmeyen insancıl kaygıları ve ortak paydaları hiç unutturamamıştır . Kendini özgürce ifade edebilme özgürlüğü , inanç özgürlüğü,başka kültürlere yaşam hakkı tanıma insanlığı , kendi dilini konuşabilme yaşatabilme özgürlüğü , çalışma özgürlüğü , sınıfsal ayrımcılığa karşı çıkma özgürlüğü , ekonomik özgürlük , kendi kaynaklarını kullanma iradesi , serbest dolaşım seyahat hakkı , düşünme , üretme , sevme……özgürlüğü . Bunların hangisini ideolojiler yanlışlayabilmiştir bizim beyinlerimizde ? Hangisini zihinlerimizden silebilmişlerdir ? Hiçbirini elbette ! Zira bunlar öğretilmiş değil insanın doğasında olan insan taraflarımız , genel geçer beşeri kaidelerdir .

Şu halde mevcud doğamıza yöenelmeliyiz,ideolojilerin ya da basit düşün aritmetiğinden çıkan yapay doğamıza ters fikir kabuklarını kırmalıyız . Arınmış yüreklerle fikir platformları oluşturup bunları realiteye dökmeliyiz . Aslında hep aynı fikir dünyalarının atığı olan kişilerin bizi yönetmesine , bizi boş hayallare kamçılamasına daha ne kadar müsamaha gösterecez ? Kendimize ,insanlığımıza olan saygımızı sonsuza dek kaybedene dek mi ?

(Bu yazı sonsuza dek kendisine olan saygısını kaybetmekten korkan tüm düşünen insanlara atfen kaleme alınmıştır . Kendimiz için ,kültürümüz için,ülkemiz ve dünyamız için kaygı güden tüm dostlara seslenen bir çağrının başlangıcıdır. İdeolojiklerden uzak , partiler üstü ,kişilerin tekelinde olmayan bir düşünme ve fikir üretme çağrısıdır .

Ufuk ATAMAN

Başa Dön