Kurdun biri ormanda,
Bir av görmüş yanında.
Atlamış tepesinden,
Yakalamış belinden.
Parça parça eylemiş.
Afiyetle de yemiş.
Koca kemiği avın,
Kurdun da boğazının
Bir yerine takılmış.
Canı iyi acımış.
Saplanmış büyük kemik,
Kurt da olmuş hekimlik.
Bir leyleğe rastlamış,
Anlatmaya başlamış:
— Boğazımda kemik var,
Gaganı sok da çıkar.
Ne biçim bir nesneyse?
İste bedeli neyse...
Upuzun gagasıyla,
Bir hekim edasıyla,
Leylek hemen çıkarmış;
Onu dertten kurtarmış.
İşinin bedelini,
İstemiş ücretini.
Kurt, hayli öfkelenmiş.
Leyleğe şöyle demiş:
— Yakalayıp yemeden,
Yıkıl, git karşımdan sen!
Ağzıma giren kafan,
Kurtulmuşken kopmadan,
Hâlâ şükretmiyorsun,
Ücret mi istiyorsun!..
Ahmet KARAASLAN