Allah Katında kadınların erkeklerle bir tutulmadığı iddiasının dayandırıldığı Kuran ayetlerini tek tek incelemeye devam ediyoruz:
Nisa Suresindeki ayetler:
34- Allahın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde sorumlu gözeticidir. Saliha kadınlar, gönülden (Allaha), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.
Ayetteki erkeğin üstünlüğünü ifade eden kelime "kavvam"dır. Bu kelime sorumlu gözetici anlamındadır. Erkeğin, kadını koruması, gözetmesi ve sakınması anlamındadır.
Yukarıdaki ayette kadınların dövülebileceğine izin verildiği iddia edilir. Bu konuyla ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
Ayetteki geçen "darabe" kelimesi çok fazla anlama geldiği halde birçok mealde "dövmek" olarak tercüme edilmiş. Örneğin Nur Suresindeki, kadınlara hitaben "örtülerini yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar" ayetindeki koysunlar fiilinin Arapçası da darabe fiilinden gelir. O halde ayette kastedilen bazı meallerdeki ifadesiyle dövmek değil, "bir süre ayrılmak" anlamındadır. (Kuşkusuz doğrusunu Rabbim bilir.)
Örneğin Peygamberimiz (sav) eşlerine hafif bile olsa asla vurmamış, elini kaldırmamıştır. Yaşadığı bir sorun sebebiyle bir süre ayrılmış, anlaştıktan sonra yeniden bir araya gelmiştir.
Bakara Suresinden delil gösterilen iki ayet ise şöyle:
228- Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allaha ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allahın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Azizdir. Hakimdir.
Bu ayet, kadının toplumda bir iftiraya uğramaması için evlenme konusunda belli bir süre beklemesini öngörür. Hatta sadece boşanma durumunda değil kocasının ölümü durumunda da kadın bekler. Kadının hamilelik durumu hiç söz konusu olmasa bile beklemesi yine kadını korumaya yöneliktir. Kadını hemen evlenmesi sebebiyle oluşacak zor durumdan, dedikodulardan, iftiradan korur.
Boşanan kadının kocası bu süre içinde barışmak ister, araları düzelir ve kadın isterse evlenme konusunda eski kocanın önceliği vardır. Aslında ayet, erkeğin üstünlüğünü değil, tam aksine erkeğin kadın üzerinde nasıl hakkı varsa, kadının da erkek üzerinde hakkı olduğunu haber veren ayettir.
Özellikle kadınların kocaları üzerindeki meşru hakları ve sorumluluklarından söz ediliyor olması yalnızca Kuranın indirildiği dönem değil, bugün için bile çok önemlidir. Yıllardır kadın hakları için mücadele veren sivil toplum kuruluşları, feminist hareket ve dernekler bir çözüme ulaşamamış iken Kuran kadına hakkını verir. Kadın sorunlarında çözüm Kuran ahlakıdır. Bu ahlak hayata geçtiğinde kadın-erkek hakları diye bir ayrım olmayacak, bunun adı insan hakları olacaktır.
Bakara, 229- Boşanma iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allahın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Allahın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allahın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allahın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Yukarıdaki ayette söz edilen şudur. Kadının, Allahın sınırlarının korunamayacağından endişe ederse, kocasına merhamet ederek hakkını verip ayrılması günah değildir. Bu da eşler arasındaki ilişkinin sınırları içinde "maruf, meşru ve uygun" bir şekilde olacaktır.
Bakara, 282. ayet ise şöyle: Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allahın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allahtan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da zaf sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allahtan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.
Şahitlik genelde pek yapılmak istenmeyen durumdur. Özellikle de borç alış verişinde şahitlikten çekinilir. Ayette iki erkeğin bulunmadığı durumda bir erkek ve iki kadın olsun buyrulur. Kimilerinin iddia ettiği gibi bir erkek eşitir iki kadın anlamına gelmez. Dahası ayette iki erkek yerine dört kadın şahit olur denilmiyor.
Kadınların erkeklere oranla rahatsız edilmesi daha kolay olduğu için aslında bu ayet kadını korur, kadına kolaylık sağlar. Taraflardan biri şahitleri lehinde ifade vermeleri için zorlayabilir, rahatsız edebilir. Kadınlar için yalnız başına şahitliktense, yanında bir şahit daha bulunması dayanışma meydana getirir. Gerilimi ve baskıyı azaltır, manevi rahatlık verir.
Sonuç olarak; Söz konusu ayetler kadını 2. sınıf değil erkekle aynı konuma getiriyor. Kadın Kuranla maddi manevi yücelir. Kuranın özel olarak hep kadını koruyan üslubu vardır, hep kadının yanındadır. Kendisinde bizler için güzel örnekler bulunan Peygamberimiz(sav)in de buyurduğu gibi:
Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür."
Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allaha ve Resûlüne itaat ederler. İşte Allahın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)
Fuat Türker