Önümde beyaz bir kâgit. Öncesi temiz. Çay lekesinin mazereti kendine.
Beybâ içeride uyuyordur hâlâ. Soguk çarsaf uykuyu dolastiriyor dereden.
Çok sevismis bir adamin bilmisligiyle bitecek uykusu. Öbür yana geçecek.
Kutu açildiginda kutu müzigi basladi, parça bir
Çing çong dingi ding çonding çonding
Sanki dinginligin içindeydik, terden islak
Dogdugumda sobelemisti beni ebem
Telefonu açip dinlemistim derin sesimi
Alti ay önce dün konusmustuk kisa hecelerle
Dönecekmis gibi vedasiz çikmistim evinden
Vefasiz bir sürgüne dönüsmüstü dünya
Bir bardak portakal suyu bosaltmistim lavaboya
Saçlarim birden kislamis ve sakal kalmisti
Son yatak gicirtisi tavana asilmisti
Çam agaci ne derdi makiye, derdimsin makine
Avcinin sesini dinle kulagin yerde, dal kirilirken
Tuzlu suyu kabilesinden ayrik otu ben
Gözlerini kaçirirken gözlerimden, beklesen
içinin keyfini sürerken üzerinde, gelmeden
seker gördünüz mü buralarda, az seker
Çekip gitmeden bütün fiilleri sarmak için
Beter durumlarin erken habercisiydim
Kadınlarin ay halinde kurtlasirdim
Zaten teninde ayriligin kokusu vardim
Ayarladigim televizyonun dügmesini diktin. Resmimi kâgida çikardin.
Birbirimizi sevmedik çok. Eski bir hataydim, Hatay'i bilmeden.
Hayatimizi elden çikardik, birbirimizi özledik hiç.
Beni bir siirin altina gizlediler
Beni bir askin altinda biraktilar