Biz katliam dedik gördüğümüze,
birileri yanlışlık(!)
Yanlışlık var!
Fidan dedik biz, büyüyen her yüreğe
Toprağa gömdüler göz göre göre
-kırıldım, dedi'ler en ana dilleriyle
-kırıldım dayê!
en tanınmaz halleriyle...
anneler çaresiz
anneler perişan
ekmeksiz kalmaya göz yumacaklardı günlerce,
eğer bilselerdi yakışıksız ölümün yakıştılacağını
oğullarına, kocalarına, kardeşlerine...
oysa, umut vardı her yüzde
oysa, gülücükler bağışlanmıştı her tene...
Orhan, kırık bir fidanken bile gülecekti belki de
Yüzünü görebileceğimiz temiz ölümü temiz yüzüne layık görseydiler bir hele...
otuz-beş can,
otuz-beş ayrı umut
otuz-beş ayrı ışık
otuz-beş kırık fidan
Kırılan fidanları kırıldığı yerden toprağa gömmeyi öğrenmişti bazıları,
kırmamak için çaba göstermek çok sonra akıllarına geldiğinde
annelerin gözyaşları suluyordu toprağı
babaların suskunluğu soğutuyordu yerdeki kanı!
Karardık biz kardeşlerim
karardık en aydınlık tarafımızdan
Aslında kaderi insanlar yazdığından beri karaydık
Bir sabah uyandık, otuz-beş yitik beden
Yitik bir insanlık
ve durmadan kanayan vicdanımızla karşı karşıyaydık...
Siz insanlığımızın eksik yüzüydünüz,
Bu çirkin dünyaya fazla güzeldiniz