Kelebek İntiharları

Evime girip, çalışma odama geçtiğim anda, arka cebimde ezilen sigara paketinden üç zayiat verdiğimi fark ettim..Kırılan sigaraları sağ avucumu yumruk yaparak kül tablasına bıraktım../Avuç içine dağılan bütün tütün parçacıklarını da sol elimin yardımıyla t

yazı resim

Kazanmak için, şiir bırakmalısın demişti gecenin ortasındaki gölge.. Devam ederek konuşmaya beni yakaladığı yerden..Şiir sana kazandırmaz asla..Ne kazanmak istiyorsun önce..Yazarak bir yerlere geleceğini mi düşlüyorsun..?..Dışarıda, ağaçların dallarını pencereme dokunduran bir kar fırtınası..Konuşuyoruz kimsenin uyanmasını istemediğimiz bir zaman aralığında.. Düşlerin içinde, sana yakın bulduğun kelimeleri alıyorsun sürekli.. Duygularının seni köşeye sıkıştırdığı zamanları kolluyorsun daha çok.. Yalnızlık senin en büyük silahın.. Birbaşına kaldığın böyle bir süreçte, kelimelerinle kısalttığın bu hayatı, bu yaşanmışlığı alarak yanına, kazanmayı asla düşünme....Belki bir şiirle vuracaktım onu saklandığı yerde..Konuştuğu sözcükler, görünmeyen bir yüzden dökülüyordu odanın kimsesizliğine..Belki bir öykü, belki bir roman..daha çok işine yarayabilir, bu şartlar altında..Kendini daha çok kahraman kılabilirsin uzattıkça hayallerini.. Ve belki de, kelebeklerin intiharına sende adını yazdırabilirsin....Biliyorum ama, seni anlamak istemiyorum, şiirden yola çıkarak yazılan her yazı, belki de bir öyküyü, bir romanın alıntılanmış yanını yaşatır bana... O konuşuyor, ben sürekli itiraz ediyordum.. Şiirin bir soru olduğu, cevabının sahibinde gizlendiği bir gerçeği alt etmeye çalışan bir gölgeyle inadına savaşıyordum gecenin gözleri önünde.. Öykü ve Romanı arkasına alarak sürekli aynı şeyi fısıldıyordu dudaklarından.. Kazanmak için şiiri bırakmalısın.. Kelebekler daha çok intihar ediyor bu şekilde.. Şiiri bırakmanın zorluğunu yazarı kadar bilen olmaz..Belki bir öykü yazarı, yazdığı ve hayalinde ürettiği kahramanları arasında mutlu bir hayat sürebilir ama, bir şair kelimelerinde daha seçicidir.. Herkesin özgür kelebeği kendi şiirinde ölür, zamanı geldiğinde..

Kentin boğucu havasında rastladığım ve karaladığım bir diyalog anı../

Karlı bir kent sarhoşluğu../Kaldırımların kirlenmiş yüzünde karşılaşan iki eski şair dostun konuşmasına tanık oluyorum../Araçların tavanlarını en az on beş santim kapatan karda, sokak lambalarının sıcak nefesi, evlerin bacalarından fışkıran karbon monoksitine karışıyor.. Önce birbirlerine gülümseyerek hal hatır geçiyorlar. /Yayınevinden geliyorum../Hayırdır../Yazdıklarımı bir türlü kabul etmiyorlar.. Sürekli tadı kaçan sakız gibi aynı sözcükleri tekrarlayıp duruyorlar..Henüz bir şiir kitabı çıkarmayı düşünmüyoruz..Şimdilik bu türde yazdıklarınızı değerlendirmeye alma konusunda herhangi bir şey yapamayacağız..Siz yine de yazmaya devam edin..Ölmez sağ kalırsak, iyi bir yere geldiğinizi görebiliriz..Bunu kendi gözlerinizle de görebilirsiniz../Oldukça yayınevi dolaşmış olmalısın../Oldukça yayınevi var mı..?..Ya da benim bilmediğim kaldı mı..?/Bu iş oldukça zahmetli bir iş dostum.. Hayatta başka işin gücün olmayacak, yayınevlerinin kapılarını aşındıracaksın.. Yazacaksın ama yanıt alamayacaksın.. Sen yine de canını sıkma../Umurumda bile değil zaten../Piyasa da o kadar çok şair türedi ki, onlarda haklı sanırım.. Şiir bu zamanda pek para getirmiyor..Biliyor olmalısın bu zamanda para getiren edebiyat çok revaçta..Mesela öykü yazmayı denemelisin, ya da uzun olmasından sıkılmayacağını düşünürsen bir roman../Edebiyat dergiciliği bile tanıdık hesabı çalışıyor.. Eleştiri dergilerine bakıyorsun, sürekli aynı insanları eleştirip duruyorlar. Aynı insanların etrafında dönen bir edebiyat kuşatması altında günleri geçirip duruyoruz..Bakıyorum bu çevreye, yükünü alan kabuğuna çekiliyor../Nasıl yani, nasıl kabuğuna çekiliyor..?/Yani her kitabını bastıran, kendini yazar ya da aydın sınıfında gören her isim, sürekli kendi hesabına çalışıyor.. Şu işi bir kez olsun başkalarının yararına yaptıklarını sanmıyorum.. Ben o adamın ya da kadının hayallerini, gerçeklerini okuyacağım, ondan bahsedeceğim, o mutlu olacak, o kendini yazar olmuş, aydın olmuş kabul edecek..Beğenildiğini düşünerek daha da hırsa bürünerek, daha fazla nasıl kazanırım hesaplarına girecek.. Bu arada kendini okuyan okuyucusuna bile cevap vermeyecek, yüzünü dönecek.. Böyle aydın ararsan üzerine bastığın bu toprakta bolca var zaten../Bu düşüncelerinde hiç yanılma payın yok mu..?/Olabilir ama..yine de saptama olarak yanıldığımı sanmıyorum.. Eleştirilere bakıyorsun, kağıt yüzünde birbirini eleştiren her kalem, kağıt arkasında can ciğer dostluk içindeler.. Bu arada kağıdın yüzünde kalan okuyucu da, bu isimlerin çizdiği çemberde dolanıp duruyor..O buna laf atmış, o bunun dediklerine karşı durmuş..falan filan..Sence okuyucu nasıl kandırılır..?/Bak bu konuda hiçbir fikrim yok..Ayrıca biraz saldırgan düşüncelerin var..Sanırım bu sürekli kapıların yüzüne kapanmasından kaynaklanıyor.. Ama varolan tarihine geri dönüp baktığında birçok ünlü yazarın, bu yollardan geçtiğini görmekte geç kalmazsın../Haklısın biz biraz sabırsız bir kuşağız sanırım../Çok sabırsız.. Fakat geçenlerde bir dergide okumuştum.. Karikatürize edilmiş bir mesaj vardı.. İçinde barındırdığı karakterlerden biri diğerine şöyle diyordu..:Cervantes Don Kişotu yazarken aklına ödül filan getiriyor muydu acaba..? Aslına bakarsan bu soruda senin aradığın cevap gizli sanırım.. Cervantes gibi birçok yazar ve şair, ortaya çıkardıkları eserleri için para kazanmak ya da herhangi bir ödül almak niyetine kalkışmışlar mıydı..Bunu belki bilemeyiz ama günümüz edebiyatının artık baskı adedine göre okur yakaladığı ve reklamına göre yayınevine ve yazarına iş yaptığı (yaptırdığı) gözlerimizden kaçmayan bir gerçek..Sen yine de sinirlerini anlık kapı kapanışlarına karşı bozma.. Bir gün sana bir kapının açılacağını ve hiç kapanmayacağını söyleyebilirim.. /Zaten yazmaktan hiç vazgeçmedim.. sanırım bundan sonra da vazgeçmem.. Ama şiiri asla bir öyküye ya da bir romana değişmem.. Şiire ihanet etmek gibi geliyor bana..Onu terk etmek, onunla başlayıp onsuz bir hayatı sürmek nasıl mümkün olabilir.. Öyküde olsa, Romanda olsa şiir hep olacak benimle....İlerleyen saatin ve caddenin ağır havasının iki dost arasındaki konuşmanın sonunu getirdiği bir gerçekti.. Selamlaşıp ayrıldılar../Kar ise yağış şiddetini iyice arttırmıştı../Kaldırımların yüzündeki kirleri silebilmek için../

Evime girip, çalışma odama geçtiğim anda, arka cebimde ezilen sigara paketinden üç zayiat verdiğimi fark ettim..Kırılan sigaraları sağ avucumu yumruk yaparak kül tablasına bıraktım../Avuç içine dağılan bütün tütün parçacıklarını da sol elimin yardımıyla temizledim..

/Pencereden dışarı baktığımda, aynı gölgenin kaldırım üzerinde durup yine bana doğru baktığını fark ettim..

Sokağı aydınlatan lambaya paralel bir biçimde, öylece hareketsiz duruyordu.. Gözlerimi kısarak pencereye yöneldiğimde, yolu kapatan karlar üzerinde yazılmış bir cümle dikkatimi çekti.. 'Merak etme, şiir seni asla bırakmaz..'Hemen altında daha belirgin bir şekilde, 'Böyle mevsimlerde intihara kelebek aranmaz..'../

Gözlerim o meçhul gölgeyi aradı büyük bir şaşkınlıkla.. Gölge artık yerinde yoktu.. Bir daha da olmadı..

Başa Dön