Bir kent vardı “çocuk” küçükken…
Hikâyesi de oldu birden.
“uçup giden kent’ten”
Farklıydı bu gerçekten…
Taş basamaklar hala aklındaydı
Başucunda duran günlükse rüyalarında…
Peki, ne oldu dersiniz? Neden ayrıldı çocuk o kentten?
Neydi onu oralardan alıp götüren,
Böylesine mutluyken?
Evler ay ışığında parıldarken,
Güller rüzgârla oyun oynarken,
Çocuk ise kentin ortasında dururken,
Kocaman bir dev geldi aniden.
Çocuğun boyu kadar elleriyle ve parıldayan iri gözleriyle
Tuttu çekti onu kentten, o günden beri ayrıdır evinden…