Yalnızlıkta böyle işte. Dün gülerken birlikte; şimdi, tek ben ağlıyorum. Sonbaharı ne de çok severdik bilmez misin? Öylecene oturur soğuk betona, kıçımızın altında hiçbir şey yokken dut ağacının yerlerde rüzgarla sürüklenen kurumuş yapraklarına bakıp bakıp daha da bir gülümserdik. Oradan geçenler şaşırmadan edemezlerdi. Her biri – ister kadın olsun ister erkek – kısa bir süre bakardı gözlerini ayırmadan. Ve ben hiç birinin yüzünde bir şeyler sezemezdim.
Kasım’ı delicesine yaşayamayacağız, biliyorum. O uzun, kiremit rengi, çiçekleri çok olan elbisenle sevmiştim seni. Ama tan vakti şimdi, bırakıp gidiyorsun beni. Üzerinde o elbisen…
Ben ne yapacağım şimdi?..
Kasım'da
Olmasa bile, yazarken hep ayrılık çaldı kapımı. Evde yokum mu deseydim? Keşke,